Duracak tabi kalkıp gidecek yürüyecek hali yok ya, dediğinizi duyar gibi oluyorum. İyi de bu elma yenmiş bir elma, benim tarafımdan ısırılmış ve sonrada sapı üste gelecek bir şekilde masada bırakılmış öylece... Ben de hanımdan fırça yemeyi çok sevdiğimden, ellemiyorum hiç... ''Tembellikten olmasın sakın?'' deseniz de kaale almıyorum sizi...
Yavaş yavaş, yenen kısımları sararmış. Sararmış sararmasına da, yine de sapı üstte heybetinden geçilmiyor... Bana oradan laf sokuyor gibi ''Beni yedin bitirdin ulan.'' diyor gibi geldi bana... Yok ya, yemeyecektim de ne yapacaktım? Turşunu mu kuracaktım? Sahi ya elma turşusu diyede bir şey var mı ki acaba? Olsa da fena olmazdı hani...
Şimdi bunu çöpe atmaya kalksam, çöpün kapağı kapalı... Son zamanlarda hiç bu kadar estetik duran yenmiş bir elmaya rastlamamıştım... Hoş daha öncede rastlamamıştım. Fotosunu çekip de şimdi İnternet de paylaşsam, ooooh bir dolu beğeni gelir... Herkes çekiyor ya uçtuğunun, kaçtığının hatta ...ıçtığının videosunu...
Ama bende ne kadar estetik ısırmışım be elmayı... Daha önce Elmayı Estetik Isırma Kurslarına gitmiştim, diyeceğim, siz de elma ısırmanın kursu mu olur ulan zibidi, diyeceksiniz, onun için bir şey demiyorum bende...
Bir de karşı tarafa geçsem de oradan baksam elmaya sanki farklı bir şeyler görür müyüm ki diye de aklıma gelmiyor değil... Hanıma seslensem, oturma odasından gelip de çöpün kapağını açsa bende sallasam buradan sepete basketi... Armudun sapı, üzümün çöpü, derler, elmayı es geçerler, yine de elma küsmez kimselere... Sabaha kadar dursun bakalım masada, sonra çöpe, sabah büyük çöpe, oradan da araziye ve kuşlara ya da başka hayvanlara rızk olsun, onlarda bana dua etsinler ''İyi ki kenarlarında biraz fazla elma bırakmışsın Ahmet Abi.'' diye...