Deniz en az onun gibi ihtiyar
Dertleşiyorlar bir mart güneşinde
Belli ki olmamış hala bahtiyar
Umutları hala zar düşeşinde…
Ne kadar isterdi geçmişe gitmek
Geçen yıllarını hazla seyretmek
Ne kadar pişmanlık duysa, unutmak…
Yazılıydı oysa kumsal taşında!
Şu öğrenci bendim bir hamal gibi
Şu kravatlı bendim uykusuz biri
Şu sakallı bendim emekli yeni
Ömrü geçmiş yokluk, aş telaşında!
Eşiydi yoldaşı çoktan ölmüştü
Dokunduğu her yer bir bir solmuştu
Ne çocuk ne torun arar olmuştu
İştahtan kesildi dünya aşında!
Tekerlemeler bir bir sıralanır
Dillendikçe mazi kor, yaralanır
Soluk soluğa zar zor mırıldanır
Konuşup duruyor yalnız başına!
Oturuyor yorgun bastonda kolu
Görmez kimse her yer dert karakolu
Bulmalı bu yüzden artık yolunu
Helallik ister kalbi, göz dolar yaşla…
Dünya sorunudur yaşlılık dramı
Aşka muhtaç, kimse vermez gramını
Yaşlanması yoksa dinde haram mı?
Ölümü beklerler içip haşhaşla…
Saffet Kuramaz