deniz kabuğu bağlamış
tüm
pervazlarında
kollarını
sarkıtmış ardından
bakarken
eskimiş zamanlar
bağırıyordu sen zamanen
mutsuzluk
isyandır
dudaklarımda başka dudak olamazlığında
birkaç söz olur fırsatçı
kendikendiliğimle
konuşuruz geceyarısı
hep aynı
senden
dalgalandı dalgalar
kıyı
taşlarından çekildi
yaktığımız
ateşler içinde
yalınayak
kaldım
varacağım
yer yok
Sokakları senli
şehir yanımdan geçiyor
o sıra yada önce yada sonra
Geceyarısı yapışıyor pervane pervane
Cama
Şehir ışıklarını biriktirdiğim
döşeğimde
paslıtokası demir atmış
naylon
ayakkabılı
düşlerim
kolların
iki yana açmış
arasında
dünya
bakıyorum sensizliğe
düzsüzüm
bir çocuk gibi sözcüklerim az
hep gece yarısı dökülür
kendimin
dışındayım ama
sen şarkı söyle