Ters bir insan değilim. Aslında pozitif ve hayat doluyumdur kendime göre… Bu günlerde yakın gözlüğü kullanmaya başlayınca, hayat tersten bakmaya karar verdim. İnsan hep ileriye bakar, hiç geriye bakmaz… Hep gelecekle meşgul olur, onu unutur ve asla ders almaz da… Aslında mevsimler bile tersten başlar… Kış ve sonra bahar… Ölüm ve doğum silsilesi döner durur. Ölümden bakınca başka doğum da başlar. Hiç birimiz bu akışa bakmayız. Hep gördüğümüze inanırız, hangi gözden ya da gözlükten bakıyorsak! Sonuçta hüsran yaşar, acılara yenisi ekler, ayağa kalkamayız böylece, Notre Dame’nin kamburu gibi gezeriz ta ki ebediyen toprağa uzanana kadar…
Karşıma bir dilenci geliyor. Göğsünde “Sağır ve Dilsiz” yazıyor. Ellerini açıyor, gözlerime bakıp elini göstererek ver diyor. Gördüğüme değil görmediğime bakıyorum. O sağır dilsiz değil diyorum. Yanından sanki kendisini görmemiş gibi geçip gidiyorum.
Yanıma çok güzel görünümlü ve misk kokulu bir bayan geliyor. Kör ve sağır gibi bakıyorum. O güzel değil diyorum. Dökülüyor makyajı ve uçuyor kokusu… Sanki iskeleti önüme düşüyor. Ne kadar da çirkinmiş diyorum.
Yanıma kardeşim geliyor. Bana borç ver sonra öderim diyor. Duyduklarıma değil, geçmişte verdiği sözler çınlıyor kulaklarımda. Karşımda çaresiz gibi duran görüntüsünü değil, içinden nasıl kandıracağını hesaplayan kurgusunu görüyorum. Olaya tersten bakmak, kardeşimin işlerini bozuyor.
Makam isteyen gözlüğümü değiştiriyorum. Olaya tersten bakıyorum. Ya o makama gelirsem, şunu bunu yap diyenlere zalim ol dediklerinde olamam derim.Yap dediklerinin sınavı ağır gelir bana. Öbür dünyada nasıl hesap veririm diye düşünürüm. Tüm isteğim tuz buz olur. Vazgeçerim isteğimden, nefsim buna boyun büker ister istemez.
Tüm dünyanın malı mülkü, saltanatı benim olsun diyen nefsime, tersten bak derim. Sen benim dostum ol, bana boyun eğ, bunlar elimden çıkacak şeyler. Ölsem hangisi benim olur, dost olur ki… Üstelik onları terk etmek ne kadar zor gelir sana derim. Ölmeyi değil, dünyada yaşamayı istersin, bana kötülük ve şerri bileyeceksin… İster istemez susar ve sesini keser bana!
Olayın tersinden bakarım. Bu nedenle her an yeniden doğarım. Hiç büyümem. Ölüm bile hoş gelir, tıpkı ana rahminde yaşar gibi… Tıpkı Elest Meclisinde Rabbime söz verdiğim an gibi, La İlahe illallah Muhammedür resülullah!
Hiç doğmamış, ölümü tatmayacakmış gibi, safi ve Rabbinden razı…
Şimdi uzan toprağa, ne gördüğünü düşün ve hayata tersten bak. Asuman yok, ışık yok, kıpırdayamadığını hisset, var olduğunu düşündüğün cesedinin yok oluşuna şahit!
Saffet Kuramaz