Uzaylılar yeni insan prototipinin hayata başlaması için binlerce yılı heyecanla beklemişti. İlk örnekler üç yüz altmış kişiydi. Bedenleri zayıf yapılı ama DNA larının çok üstün özelliklere sahip olması, yeni bedenleri kendileri hayata geçirmelerine rağmen uzaylıları kıskandırıyordu.
Uzaylıların DNA ları da aynı dizilimdeydi. Yeni prototiplere yeni insan ismi koydular. Prototipler dünya yörüngesinde dev bir uzay gemisinde bekletiliyordu. Dünya henüz yeni temizlenmişti. Hastalıklar olsun, zararlı bakteriler, uyum sağlayamayan hayvanlar ve en son insanlar bir operasyon ile on beş gün içinde yeryüzünden izleri silinmişti. Yeni bedenleri tehdit edecek bir etken yoktu artık.
Ve yörüngede ki uzay gemisine emir verildi. Gemi atmosfere hızlı bir dalış yaptı. Türkiye semalarında yavaş yavaş alçaldı ve yere iniş yaptı. 
Gemiden iri gözlü uzaylılar indi. Biribirilerine telepati ile “Yeni insanları yalnız bırakmadığımız iyi oldu. Onlara kurduğumuz bu şehir geriye gitmeden, ilkelliğe düşmeden, direkt eskilerin kaldığı yerden teknolojik ilerlemelerini sağlayacaklar.” Dedi.
İçlerinden diğer bir uzaylı “Bizi unutmazlar umarım. Onların yeni bedenlerini  oluşturmak için ne çok uğraştık. Buna değdi doğrusu. Artık eski ilkellikleri yok. Yedikleri ve içtikleri için uğraşmayacaklar. Güneşleri artık  yeni bedenlerine daha uygun. Güneş onları her şeyleri ile temiz tutacak.” 
Bir diğeri “Onlara verdiğimiz yegane üstün şey aradıklarını kolay bulmaları için düşüncelerine yaptığımız müdahale. Artık onlar düşünen değil düşünülen olacak. Bu, dünyada hayvanıyla, havasıyla, suyuyla, yiyeceğiyle düşünülen. Artık nesnelerin de düşünce çekimi yaptığını biliyorlar. Nesnelerin de düşünce hareketi yaptığını öğrendiler. Ne mutlu yeni insanlara.”
Ve uzay gemisinden yeni insanlar çıkmaya başladı. Yörüngede geçirdikleri uzun süre değil dünyanın, yaratıldıkları Kulukse gezegenine benzememesi onları heyecanlandırdı. Bir gezegenin farkına varmaları dünya gezegeninin üstünde oldukları halde bir zemin değil gezegen olarak hissetmeleri onları daha da heyecanlandırıyordu.
Uzaylı önderi telepati ile “Siz insanlar artık bize benzediğiniz için bizimle etkileşiminiz de sorun olmayacak. Bize gelen tüm kozmik bağlantılar size de gelecek.” 
Yeni insanlardan 657 tx isimli “Biz artık gidelim. Yanımdakileri şimdilik şehre götürmeyeceğim. Buranın doğası beni oldukça cezbetti. Ormanda bir süre gezeceğiz. Belki akşama doğru şehre gireriz.” Dedi ekledi. “Bize söylediğiniz gibi şehirde hiçbir canlının olmaması kaygımızı giderdi. Ayrıca şehirdeki iletişim ve diğer gelişmiş aletlerin bize hitap etmesi sevindirici.”
Yeni insanlardan 746xm “Biz yeni insanların sizler gibi doğa dengesi izleyicileri olmak tek eğlencemiz. Şehirde bize bu izni ve gerekli teknolojileri verdiğiniz için kendimizi ayrıcalıklı sayıyorum.”
Uzaylı araya girdi. “Sizin izleyici ve müdahaleci olmanız gerekli izinlerle oldu. Bir şeyi bilmek o şeyin insan tarafından tutsak olmasıdır. Elinizdeki cihazlar ile bilmenin daha da ötesine geçmiş durumundasınız. Artık bildiğiniz şeyler size tutsak değil. Onu özgür bırakarak izleyici olun ve zamanı geldiğinde o şeye müdahaleci olun. Sizin uymanız gereken yegane şey bilmek ve beklemek. Zaten maddesel dünya görünmez dünyanın kontrolünde. Sizin yaşayacağınız eğlence heyecanını sonsuza kadar sağlayacak güçte.”
Altmış kadar uzaylı uzay gemisinin dışında son kez yeni insanların içlerine odaklandı. Yeni insanlardan iz alabilmek için onların içinden düşünceleri ile görünmez ışık içtiler. Sonra teker teker uzay gemisine bindiler. Gemi önce yavaş şekilde yükseldi. Sonra aniden uzaya ışınlandı.
Yeni insanlar kararlaştırdıkları gibi ormanın içine girdiler. Yarsı dişi yarısı erkek olan yeni tür korku ve endişe ile ilerledi. 
Ormanda bir göl ile karşılaştılar. 657tx cihazını çıkartıp göle doğru tuttu. Cihazdan göle kırmızı bir ışık aktı. “Gölde uzaylı dostlarımızın söyledikleri gibi bize zararlı bakteriler yok. Akşama daha var.Suyun içine girmek istiyorum. Siz ne dersiniz?”
PRxt isimli dişi “Biz de çok isteriz. Kulukse de her zaman su içerdik. Hiç suyun içine girmedik. Aklımıza gelmediğinden olmalı.” Dedi.Önce 657tx su koruyucusu da olan giysi ile göle girdi. Suya daldı çıktı. Çığlık attı. “Yuhhi su harika” Diğerleri buna kayıtsız kalmadı. Bu heyecanı tatmak istediler. Onlarda suya girdi. Sevinç çığlıkları peş peşe geldi.
“Dünyada olmak böyle bir şey olmalı.” Diyorlardı. Ama hevesleri yarım kaldı. Uzaklardan ormanın içinden güçlü bir böğürtü geldi.
657tx “Hemen sudan çıkalım. Tehlikedeyiz. Acele edin.” Diye sudakileri uyardı. Hemen sudan çıktılar. Hızla ormana daldılar. Bir böğürtü daha duydular. Bu sefer böğüren yırtıcıyı gördüler. Bu bir trex dinazoruydu. 
657tx “Bu bize uzaylı dostlarımızın bir sürprizi. Bize dünyada bize hiçbir şeyin zarar vermeyeceğini söylemişlerdi. Oysa gördüğümüz koca bir trex dinazoru. Bizim gibi yeni insanlara karşı vahşi yaratıkları diriltiyorlar. Bu ne çelişki. Hani eskiye dönüş yoktu. Eski insanları yok edip dinazorları mı diriltiyorsunuz. Bu ne yaman bir çelişki?”
Aru542 cihazına baktı. “Trex bizim kokumuzu almış. Hızla üzerimize geliyor. Hızlı yürümeyi bırakıp ağaçlara çıkalım.” Dedi. 
Grup bunu uygun gördü. Etrafa dağılıp ağaçlara tırmanmaya başladılar. Trex güçlü böğürmelerle geldi. Etrafı koklar gibi yaptı. Dallardaki insanları görmek için kafasını kaldırdığında yırtıcı gözlerle onlara baktı.
Trex üzerine tünenmiş bir ağaç seçti. Kafası ile ağacı birkaç defa itti. Ağaç kuvvetli şekilde sallanmaya başladı. Aralarından biri ağacın devrileceğini anlayınca yanındakilere, 
“Ne kötü ettikte ormana girdik. Şimdi şehirde olacak, dilediğimiz gibi davranacaktık.” Dedi
Arkadaşı “Kulukse gezegeninde öğrendiğimizi uygulayalım. Önce içimizden biri, bu ben olacağım, aşağıya inip trexin dikkatini dağıtacağım. Yanımızda iletişim cihazları ve korunma aletleri olmadığı için kurtuluşumuzu telepati ile trexin zihnini kontrolde arayacağım.”
Ağaçtan aşağıya atladı. Hemen terxin zihnine girdi. Onun bedenine uyku ve yorgunluk aşıladı. Trex kısa süre sonra ayakta yalpalamaya başladı. Ardından yere yığıldı. Yeni insanlar sevinç ve biraz da korkuyla aşağıya indi.
Ormanın çıkışına varmışlardı. Şehirde tek katlı barınaklar, yiyecek içecek depoları ve bunları kozmik şekilde üreten cihazlar vardı. Yeni insanlar sıcaktan bunaldıkları için bu depolardan birine girdiler. Kendilerini biyolojik bir robot karşıladı. 
Depodan bir müzik sesi gelmeye başladı. Biyolojik robot “Sizlerin acıktığını biliyorum. Ama önce beklemeniz ve yer çekimi ışığında biraz kalmanız gerekir. Yiyecekler hep bu beklemeden sonra yenir. Çünkü içinize girecek olan yer çekimi ışığı yediklerinizi güvenli bir şekilde eritmeniz içindir.” Dedi. Üç yüz altmış yeni insan talimata uydu. Depoda bulunan on dokuz adet yer çekimi ışığı kabinine gruplar halinde girdi.Dört dakika sonra kabinden çıktılar.
Biyolojik robot “Size tatlı soğan püresi vereceğim. Çok lezzetlidir. Şeker barındırmasına bakmayın. Tatlı soğan bir dünya bitkisi değil. Tohumu sizin Kulukse gezegeninden getirildi.” 
Yeni insanlar yiyecek masalarına oturmuşlardı. Önlerindeki cihazlardan çıkan tatlı soğan püresini yemeye başladılar. 657tx “Eski insanlar önceleri ne vahşi şeyler yerlermiş. Bu kadar nazik bir yiyecek aklıma bunu getiriyor. Elbet biz yeni bir tür olarak henüz işin başındayız. Yaratılalı on iki sene oldu. Bakarsın vahşi yiyecekler hoşumuza bile gider.” Diye yanındakilere söylendi.

Tuna M. Yaşar

( Gezegenin Yeni İnsanları başlıklı yazı Tuna M.Yaşar tarafından 19.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu