daha
kaç geceyi,
kaç düşü,
kaç aşkı,
kaç ayrılığı besler ki zaman
kaç yaprak,
kaç bahar eksildik ömrümüzden görmüyor musun
değemedikten sonra gözlerine,
öpüp, koklayıp dokunamadıktan sonra o gül tenine
neye yarar ki kimsesiz harfler, yetim kalan
hıçkırıklar
vakit
henüz sen,
sevişmek henüz bizken
en çıplak, en doğurgan halinle
düş dudağıma
düş ki,
yarım kalmasın kaldırımlar
çıkmaz sokak adresim ol… ol ki,
sardunyasız kalmasın cumbalar
sana uzansın dikenini gül bellediğim tüm yollar
parolası da
işareti de biz olsun aşka dair tüm sınırların
sınırsızlık, doyumsuzluk olsun tendeki tüm
kaçamaklar
meyleyelim yüreğimizde kamburlaşan tüm “neyleyim”
leri
yaşamak çeksin canımız off… ölüm bizi henüz içmeden
tek geçsek de
sek içelim geceyi
yetersiz kaldıkça sözcükler
en cüretkâr, en dudakkâr halinle düş dudağıma
düş ki, içtikçe sarılalım, sarıldıkça içelim bizi
henüz gece bitmeden…