dilim
eski moda bir devrim, dilim sızı
halay çekmiyor dudaklarımda kırmızı
med cezirlerimde ağladıkça bir deniz yıldızı
serçeleşiyor parmağımdaki işaretin ayazı
ve avuç içlerimde kanıyor tek bildiğim güvercin beyazı
bakmayın
sesimdeki tuzun tonuna
çamurundan tanıyın isyanımı
yalnızlığı kudretinden öpmüşlüğüm çoktur
tara artık saçlarını sende ey akıl
sakalın kiri, zifiri düşmeden geceye
diyorum ki;
tersine dönse hatta sevişmese dünya
çocukluğumu sarabilir miyim en başa
aşık olabilir miyim yeniden müzeyyen hocaya
hatta onu hesapta tavlaya bilmek adına yeniden
harçlığımı biriktirebilir miyim bir meyveli gazoza
desenize
gün geceye değirmen,
gece “ahh” lara “vahh” lara yine çevirmen
bir repliklik dudağı kalanları bağışla ey eros
gözüne perde inmeyenleri de şiir adına ayıkla... ayıkla ki,
penceresiz, bacasız da olsa bir artı bir aşk olsun yine yaşamak…
ilhanaşıcıağustosikibinondokuz