Başarının sırrı okumak, okuduğumuzu düşünmek, düşündüğümüzü uygulamak, uyguladığımızı sonuna kadar takip edip sonuçlandırmaktır. Başarıyı arzuluyorsak, hayat karşısında sorumluluk almaya istekli olmalıyız. Okumayı, düşünmeyi, uygulamayı ve sonuçlandırmayı davet görüp kişinin kendi geleceğini kendisinin kurması için bir rehber olduğunu anlamalıyız.

Okuyalım ama neyi, ne zaman ve nasıl okuyalım. Başarılı olmak isteyen nasıl başarılı olunacağını anlatan kişisel gelişim kitapları okumalıyız. Öğrendiğimiz bilgileri nasıl uygulayacağımızı da düşünmemiz gerekir ki okumanın yararını görelim. Düşündüğümüzü teoride bırakmayıp, pratiğe dönüştürüp, günlük yaşantımıza davranışlar olarak yansıttığımızda başarıya doğru ilk adımı atmış oluruz. Uyguladıklarımızı sonuna kadar takip ederek, sonucunu almamız gerekir. Takip çok önemlidir. Başladığımız işi yarım bırakmadan azim ve sabırla devam etmeliyiz ki başarıya ulaşalım. Yapılan işi değerli görüp, değer verenlere de saygı duymalıyız.

İnanmak, istemek ve yürümek. Her başarının öncesinde, başarma inancı gelişmiş; başarı, bu inancın eseri olmuştur. Mucitler icatlarından önce bulacaklarına inandılar ve başardılar. “Başaranlar önce inanıp sonra yapanlar, başaramayanlar ise önce yapıp sonra inanmayı deneyenlerdir. Başarıya ulaşacağınıza ne kadar çok inanmışsanız, o kadar az emekle, o kadar kolay ve o kadar hızlı başaracaksınız demektir. Erteleme, üşenme, vazgeçme. Başarısızlık yoktur sadece sonuçları vardır. İnandığınız her şeyi yapabilirsiniz. En iyiyi örnek alanların hayatı kolayca değişir. Yapacağına inanırsan başarırsın, başarma duygusu insanı önce koşturur sonra da uçurur. Hayata olumlu bak ve sev gerisi kendiliğinden gelir. İnancın özünde kıymetli bir mücevher, işlenmeye hazır kıymetli taş gibi bir gerçek vardır.” Bu sözler ne kadar güzel sözler değil mi?

Değerli Yazar Oğuz SAYGIN’ın “Değişim Rüzgarları” adlı kitabından başarı merdivenindeki basamakları birer birer çıkarak hayallerine ve hedeflerine tırmanan Yazar Nuriye SALMAN’ın başarı için değişimi anlatan “Kar Tanesi” isimli nefis yazısına bir göz atalım mı?

“Yemyeşil ovalarda türküsünü fısıldayan yüksek, ulaşılmaz bir dağın karıydım sadece. Bahar gelir güneş gülümserdi ama ne çare ki, ben kıştan başka mevsim tanımazdım, güneşin sıcak yüzünü hissedemezdim, dokunamazdım. Erimedim sıcak günler inat. Vücudumu perçinlemiş karın soğukluğuyla dağ eteğindeki yemyeşil ovayı izliyordum kıskanırcasına. Baharda hazan olmuştum. Yemyeşil ova çok uzak görünüyordu, dokunamıyor, ulaşamıyordum. Baharda hazanı yaşıyordum. Ne acı…

Güzelim ovada gül kokulu bahar olmak varken, ben sadece dorukta bir kardım. Soğuk ve donuk. Neden her dem bana gülümseyen güneşe aralamıyordum penceremi? Güneşi engelleyen kayalara inat erimeliydim, gülümsemeliydim sıcak yüzlü güneşe, su olup bir bâde sunmalıydım soğuk kışa inat.

Sonra günden güne bir Kardelen belirdi soğuk ve donuk karlar arasında. Acılarla yoğrulmuş kardelen, mutluluk kokan gülleri kıskandıracak kadar güzeldi. Çektiğini Kardelenden başkası bilmezdi, kolay mıydı karların arasında baharı yaşamak.
Artık ulaşılmaz dağların karı erimiş, yemyeşil ovaya saf ve temiz su olarak inmiş, hayat bulmuştu. Kötü günler geride kalmıştı, değişim güneşi yepyeni bir sayfa açmıştı. Önünde bembeyaz saf ve temiz bir sayfa vardı artık. Nereye gideceğini ve ne yapacağını biliyordu. Artık imkanları zorluyor ve her imkansızlıktan bir imkan çıkarıyordu. Hayal kuruyordu. Hem de bir ağacın yaprakları kadar çok. Şimdi işim o yaprakları saymak değil, hayal ağacına merdiven kurmak, her basamağından çıkmak, yapraklara ulaşmak ve olgunlaşmış hayalleri toplamak. Her doğan yeni günle yeniden doğmak. Artık hayal ağacıma merdiven kurdum ve başarı basamaklarını geçiyorum. Ağacın tepesinde hayallerim, hedeflerim, umutlarım var.

Hepimiz her doğan güne selam vermeli, büyük hayaller kurmalı, dağın ne kadar yüksek olduğuna hiçbir şekilde aldırmadan başaracağımıza inanmalı, yapacaklarımızı ertelememeli, üşenmemeli ve vazgeçmemeliyiz…”

Başarı için karşımıza çıkan sıkıntı ve problemler karşısında sağlam, sabırlı, iradeli, dirençli ve dayanıklı olmak… Ayakta sapasağlam durabilmek… Yerimizi ve dengemizi iyi koruyabilmek için ayaklarımızı sağlamca yere basabilmek…

Zorluklar karşısında durabilmek, onların üstesinden gelebilmek, problemleri aşabilmek bizleri güçlü kılarak olgunlaştıracaktır. Önümüze çıkan yollar zor ve aşılması güçse bu bizi daha da motive etmeli daha çok istemeli daha çok hedefe kilitlenmeliyiz. Düz ve engebesiz yollar bize fazla heyecan vermez, bizi fazla zorlamaz. Zoru başarmak daha önemli değil mi?

Hayat boyu karşımıza nice fırtınalar çıkacaktır. Bu fırtınalardan yara almamız da doğaldır. Bunlara karşı kendimizi en iyi bir şekilde hazırlamalı, donatmalıyız. Önümüze neyin ne zaman çıkacağı hiç belli olmaz. Bıkmadan, usanmadan, hayallerimizden ve hedeflerimizden asla vazgeçmeden yolumuza devam etmeliyiz. İnançlı, sabırlı ve kararlı olmak bizi sağlamlaştıracak fırtınalar karşısında bizi daha güçlü kılacaktır.

İnsan neyi, niçin istediğini biliyor, kendisi ve çevresiyle iyi bir iletişim kurabiliyorsa hedefine kilitlenmiş demektir. Artık onun yolu açıktır. Büyük insanların hedefleri de büyük olmalıdır. Büyük düşünenlerin derdi de büyük olur. Önemli olan bunun karşısında dirençli ve kararlı olmaktır. Büyük dağın kışı da büyük olurmuş. Büyük düşünelim. Büyük kafalar büyük düşünür. Büyük kafalar her zaman fikir üretir. Zamanını boşa harcamaz. Ne derler; “Büyük kafalar fikirleri, orta kafalar olayları, küçük kafalar da kişileri konuşurmuş.”

Başarısızlık yeniden denemek için önümüze çıkan eşsiz bir fırsattır. İnsan başarısız olarak, hatalarını görerek, neden başarısız olduğunu tespit ederek en iyiye ulaşmanın yollarını arar ve bulur. Amatör olmadan profesyonel olamayız. Risk aldığımız oranda önümüze yeni fırsatların çıkacağını hiçbir zaman unutmayalım.
( Kar Tanesi başlıklı yazı Ali ÖZKANLI tarafından 19.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu