Ülkemizde siyası, sosyal ve ekonomik sorunlar var, ama bu sorunlar dönüp dolaşıp iki soruna dayanmaktadır..
1-Kürt sorunu
2-Dindar insanların özgür yaşama hakkı
Kürt sorununu ele aldığımız zaman cumhuriyet döneminde Kürtler çok itilip kakılmış ,değişik işkencelere ve insanlık dışı muamelelere maruz kalmışlardır, düşünün aşağı yukarı Kürtlerin çoğunlukla yaşadığı on il 25 yıl olağan dışı yönetimlerle idare edilmiş, yani ”layüsel”,yaptıklarından hesaba çekilmeyen bir idare tarzı.Bu yönetim şekli olsa olsa kraliyet yönetiminde olur.
Meclise, Beyler-Şeyhler-Ağalar ağırlıklı vekiller bölgeden gönderilince memleket sorunları Ankara’da dile getirilmemiş ve örtbas edilmiştir,gün begün sorunlar kabarmış ve hadiseler beklenmedik bir hal almıştır.
Devletin Kürtçe üzerindeki baskısı ve dile yaklaşımı kabul edilebilir cinsten değil,çünkü bu sorunun uzaması Türkiye Cumhuriyeti devletini sarsıyor, hırpalıyor ,fakirleştiriyor,dünya kamu oyu nezrinde zor durumda bırakıyor.Bununla birlikte bu sorunun çözümünde katkı yapmayanlar yada karşısında duranlar kimdirler? kimim hesabına bu memlekette çalışıyorlar? asıl amaçları nedir? anlamakta zorlanıyorum
Acaba çözümü çok mu zor?hiçte değil, birkaç uygulamadan ibarettir.
1-Kırmanciyi tercihli dil olarak okuttmayı kabul edeceğiz,
2-Köylerin isimlerini iade edeceğiz,
3-Kürtlerin ilim ve düşünce adamlarını tanıyıp, edebiyatta birer Kürt olarak tanıtacağız(Melayı Ciziri,Ahmed-ı Xané,Şeyh Abdurrahman-ı axtepe……gibileri)
4-Kürtlerin kurtuluş savaşına olan katkılarını anlatacağız,
5-Ekonomik yatırımlarda pozitif ayrımcılığa giderek geri kalmışlık farkını gidermeye çalışacağız,
6-Birlik beraberliği zedeleyici slogan marş ve deyimleri lügatten çıkaracağız,
7-Basın ve medyada Kürtçe üzerindeki sınırlamaları kaldıracağız.
…………………………..vb.
Bu sorunun çözümü hem Türkler hem de Kürtler için,daha doğrusu Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan herkes için yararlı olur(%1) hariç onları da tanımakta zorlanıyoruz.
Dindar insanların sorunu ise soyut kavramlarla çözümü engelleniyor.Bu sorunların çözümünü geciktirmek için hiçbir gerekçe yok olamaz.
Dindar insanlarımızın rahatlaması için,
1-Dinini öğrenme özgürlüğünü vermeliyiz
2-Dini vecibelerini yerine getirme imkanını vermeliyiz
3-Dinini anlatma ve yayma özgürlüğünü vermeliyiz
4-Talep olduğu durumda kurumlarımızda mescit açmalıyız
5-Meslek okullarının önündeki katsayı engelini kaldırmalıyız
6-Fahri din adamlarımızı İlahiyat fakültelerini saygın ilim adamlarıyla kurs/seminer tarzı çalışmalarla aydınlatmalıyız.
7-Dinin katıksız hurafesiz anlatılması için kontrol ve takip etmeliyiz.
…………………………vb.

Bu iki sorunu devre dışı bırakırsak:
1-Medyanın gündemi değişecek
2-Emniyet artacak
3-Ceza evlerimiz yarı yarıya boşalacak
4-Üniversitelerimizde bilimsel çalışma yapılacak
5-Birlikte yaşama arzusu pekişecek
6-Ekonomik dengeler oturacak
7-Halkın huzur ve mutluluğu artacak
……………………vs.
Tek cümleyle, 3-5 yıl zarfında ülke müthiş bir atılım gerçekleştirecek
Peki öyleyse bu sorun neden çözülmüyor?...İşte bütün mesele de burada onun için yazımın başlığını Faili Meçhul bıraktım.Fakat biz cesaretle olayların üzerine gidersek bu faili meçhul hiç kendini gün yüzüne çıkarmadan bukalemun gibi renk değiştirecek ve yeni yeni oyunlar kurgulamaya devam edecek, maazallah daha tutar mı tutmaz mı onu zaman gösterecek…selam ve dua ile daha mutlu günlere.
E.KAYA
( Faili Meçhul başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 23.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu