Vuslat garibinin son arzusudur sana kavuşmak
Hadi gel artık
Sağ gözüm katarak olmuş
Sol yanımdan gel
Yüzündeki gamze buğulanmasın
Bir hasret türküsü diline dola
Bitmeden gel
Geçit vermiyorsa yollar patikadan
Dikkat et düşmeden gel
Geç kalmadan gel
İstersen Erciyes’in karı erisin ortada buluşalım
Biliyorsun burada deniz yok
Ama sen bin gemiye belki deniz
gelir
Belki de tsunami olur getirir
seni iç Anadolu’ya
Cemre toprağa düşerse
Topal leyleğin kanatlarına
takıl eski yuvasına gel
Tersine akan derelerden çağlarsa sular
Denizlere vuslat ritmlerini toplayarak gel
Takvim yapraklarından her gün bir
yıl düşüyor gel
Yazın bile güneş çıkmıyor eklemlerim üşürken yüreğim cehennem gel
Gel ki göreyim
Bekleyişim nihayet bulsun
Gece gel istersen
Korsan çalışan yarasalara rica et bıraksınlar
seni yanıma
Gelirken
Gökyüzünde ki en parlak yıldızın memelerinden umut sağ
Ben sütlü içerim kahveyi sen sade
Arka cebine çağla doldur
seninle bahar gelsin
Kör kavalcının ezgilerinden iki avuç al
İçimizi yaksın
Yaralı kırlangıçlar için yanına merhem al
Makyaj yapmadan sade gel
Gündüzden beyaz geceden siyah alsın yüzün
Kulağında seni sevdiğim küpe olsun
Saçların dağınık kalsın parmaklarımla tararım
İçimden sana yazdığım
mektupları da bir kese kağıdına doldur
İlk defa duyacaksın okurum sana
Hiç bari ben uyurken gel rüyalarıma
gel insafsız
Gözlerim kapanmadan gel
Elimdeki gül kurumadan gel
Anahtarı kayboldu menteşesi çıktı bu sevdanın gel
Çilingirden maymuncuk alda gel
Gel ki göreyim
İlk ve en sonuncu kez gel
Gel ki ela gözlerine şiir
bulaştırayım
Gelince bende seni sevdim de ki öleyim
De ki toprakla kavuşayım
Gel ki öleyim