Daha önce de çok yazdık, ne kadar yazsak da yine de aynı şeyler özellikle televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde aynen devam ediyor. Bir dizi, isimi ve cismi lazım değil, aynı an da yirmi kişi bir tarafta, yirmi kişi başka bir tarafta, birbirine silah çekiyorlar, hiç kimseler ölmüyor da, ölen aslında seyreden bizim cahil halkımız... Çocuklarımız ve onların ölmese bile zedelenen ruhları...
Çok eskiden yetmişli, seksenli yıllarda bir Amerikan yapımı Dallas dizisi vardı, bilenler bilir. Her türlü entrika, dalavere dönerdi orada... İnanın şimdilerde bizim dizilerde gösterilen entrikaların yanında onlar solda sıfır kalıyor, pek masumlarmış gibi geliyor...
Saçma sapan ama yine de çok satan bir gazete, ismini yazmaya gerek yok birçoklarınız biliyor zaten, burada reklamı olmasın. Koca koca, bacak, meme, kadın resmi paylaşmış, altta da küçücük bir haber, iki askerimiz şehit olmuş. Buna ben sadece yazıklar olsun ve tüh sizin insanlığınıza derim, başka da bir şey demem...
Okuyun arkadaşım, akşam ev de kitap, gazete, dergi okuyun, bu salak ve de saçmasapan dizilere takılmayın sakın. Çocuklarınızı da kendinizi de koruyun. Ne ola ki içlerinde İslamı ya da Müslümanlığı çağrıştıracak bir motif olsun, ama yok, arasanız da bulamazsınız... Biz hep zaten evlere ayakkabılarla gireriz, ta eskiden beri... Hadi oradan be! Hatta bir daha hadi oradan!
Her zaman söylüyorum, bundan sonrada söylemeye devam edeceğim. Evet, belki bu sektörden, oyuncusundan, figüranına, ışıkçısından, senaryo yazarına, set asistanlarına, yönetmenine kadar bir çok kişi ekmek yiyor, yemesine de ama bu dizilerde bizim beynimizi yiyor. Suç oranları artıyor. İnsanlar sadece dizi seyrederek, birbirleri ile iletişim kurmayı unutuyorlar... Topluma sağladığı faydalar ile toplumdan alıp götürdüklerini iyi tarttığımız zaman, zararlı çıkarız biz bu işten...