Sit alanındaki anılarda kaldı
Çırak olduğum tahta kepenkli dükkanım
İğne yüzüğünü parmağıma bağlayıp
Model kitaplarından
Güneşe papyon dünyanın sırtına
sevginden şal diktim
Kalfa oldum
Tomurcuk duyguların üzerine
çiçekler
Asi ihtiraslara kravat diktim
En çok siyahı seversin
Geceleri biçip abiyeler diktim
provasız
Döşüne yıldızları dizip Samanyolu
yaptım sana
Kalfa oldum
Yüreğimin kanaviçe duvarına dantel
gibi işledim ela gözlerini
Saçlarından sırıdığım çapraz düğmeli
ipek düşleri
Uykularıma toplu iğneledim
Bir gün
İğnedenlik sandığın
Güpürlü yüreğimi yerinden söküp
gittin
Kör makasın izi kaldı ibrişim
damarlarımda
Yama yaptım tutmadı yürek yaram
Kan sızıp patladı zik zak dikişler
Boy aynası kıpkırmızı oldu
Kendi söküğümü dikemedim
İşte o zaman usta oldum ben
Seni bekledim yüreğimi eline alıp
gelmeni bekledim
Sabundan çizgi taşları ile
kaldırımlar çizdim sana
Yağmur yağınca köpürdü nehirler
Paçası ıslanan pantolon kemerine
köprüler diktim geçmedin
Usta oldum ben
Yokluğuna mezura yetişmedi
İncili hasretini yatırdım biçki
masasına
Ölçüsüz diktim
Dar geldi karanlık zindanlara
Gurbet ile sılanın iki yakasını
bir araya getiremedim
Hasreti susturup ağzına fermuar
çekemedim
Usta oldum ben
Besbelli usta olduğum
Sensiz geçerken kırışan günlerimi her
an ütüledim açılmadı
Kadifeden yumuşak umutları bir
birine ulayamadım
İhtiyarlamış usta bir terzi oldum ben
İğnem başımda
Alırım elime kazarım patiska kuyunu
Belki bulurum benim kalfa olduğum
günlerde seni