Dünyada büyük değişimler yaşanıyor.
Türk halkında da inanılmaz değişimler söz konusudur.
Ancak Türk bürokrasisi bu değişime hala direniyor.
Fakat bu drencin uzun sürmesi mümkün değildir.
Çünkü değişimin önünde hiçbir güç duramaz, duramamıştır.
Değişimi çok iyi okumak ve yorumlamak mecburiyeti vardır.
Dolayısıyla değişime ayak uydurmak için, gelişmeleri iyi okumak ve değişim kanallarını sağlıklı açmakla mümkündür.
Tarihe baktığımızda da bunun birçok örneğini görebiliriz.
Örneğin laf başı geldiğinde ne diyoruz.
Osmanlı dünyadaki değişimlere ve dönüşümlere ayak uyduramadığı için yıkılmıştır.
Evet, en büyük nedenlerden birisi budur.
Değişime ayak uyduramayan toplumlar geri kalmaya ya da tarih sahnesinden silinmeye mahkûmdur.
Onun için demode ve çağa uymayan alışkanlıklar, anlayışlar bir an önce terk edilmek zorundadır.
Eski usul ve yöntemler miadını doldurmuştur, güncellenmelidir.
Demokratik ve bilimsel ölçüler geçerli olmalıdır.
İnsan hak ve hürriyetleri neyi gerektiriyorsa onlar yapılmalıdır.
Halkımız arasında ayrımcılık ve adaletsizliğe meydan verilmemelidir.
Darbeler ve muhtıralar devri bir daha geri gelmemek üzere gündemden çıkarılmalıdır.
Netice itibariyle çağa uymayan ne varsa tarihin çöplüğüne süpürülmelidir.
Çünkü bunlar Türk halkının bekasına darbe vuruyor.
Geleceğimizi karartıyor.
Defalarca yazdık, yazmaya da devam edeceğiz.
Bu güne kadar Anadolu’ya hâkim olan devletler dünyaya hâkim olmuşlardır.
Bunun tek istisnası bu günkü Türkiye’dir.
Sebebi de üç yüz yıldır kendi ayağımıza kendimizin kurşun sıkmadır.
Sıkmaya da devam etmemizdir.
Bizim en büyük engelimiz yine kendimizin olmasıdır.
Bakınız, Anadolu’ya Roma hâkim olmuş, dünya devleti olmuştur.
Bizans olmuş, dünya devleti olmuştur.
Osmanlı olmuş, dünya devleti olmuştur.
Peki, Türkiye cumhuriyeti niye olmasın?
Dünyanın merkezi konumundaki Anadolu’yu bütün dünya bir araya gelse fakir, yoksul, geri kalmış ve güçsüz bırakamaz.
Ama maalesef bizler bıraktık, bırakıldık.
Çünkü iç kavgalar bir türlü bitmedi, bitmiyor.
Birbirimiz üzerinde hâkimiyet kurma mücadeleleri 21.yüz yıla hiç mi hiç uymuyor.
Derhal terk edilmelidir.
Eğer dünya devleti ya da küresel güç olacaksak bu kavgaları da tarihin çöplüğüne bir an önce havale etmekten başka çare yoktur.
( Tarihin Çöplüğüne başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 3.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu