Kaç gün oldu kaleme küstüm yazmıyorum. Bir şey yazmak değil derdim, hatta yazıp da övgü de beklemiyorum. “Oku” mayan kişiler yazamaz da! Hani öyle sıkıntılı olaylar gündeme geliyor ki insanları okumak ve yazmak istemiyorum.
Doğru nedir, bu önemli mi? Huzur nedir, bunu isteyen varsa, neden sebeplerin peşinde değil ki? Eğer yaşamak önemliyse, hastalıklara neden önlem almıyoruz? Haksızlıkları göre göre, neden başımızı kuma gömüyoruz? Haklı protesto ederken, neden içimize başka amaçları-kötü olanları sızdırıyoruz? Sokakta insanı öldürürken neden müdahale etmiyoruz? Neden terörü destekleyen unsurlara karşı değiliz? Eğer iyilik bir toplumda artmazsa, o toplum yaşar mı, huzur olur mu, saadet olur mu?
Sorular çok… Konuşan çok… Yazan da çok! Gelecek gün geçmiş günden farklı değil, ne kadar kalem ele alınsa, ne kadar konuluşsa, ne kadar karikatürize edilirse, ne kadar güzel şeyler sunulsa, ne güzelmiş yahut yapana ve yazana helal olsun, alkışlıyorum diyoruz yalnızca. Hani emekte verilmiş, emek verene yazıktır deyip bu gibi şeyleri de en yüksek fiyattan alıyoruz. Duvarlara asıyoruz idam eder gibi. Hani biri evinize, iş yerinize gelse duvarları ne kadar güzel sislemiş diyor. Yapılan övgüye de, ne kadar masraf ettim bunun için bir bilsen diyoruz.
O kadar masrafı, sokaklarda açlıktan ölen hayvanlara, evsizlere, köprü altında yatanlara, eğitim alamayanlara, evleri dağılmasın diye yanıp tutuşan işsizlere… Harcasak! Ne yazık ki evden işe işten eve yaşam devam edip gidiyor. Ne sokakları ne şehrin kenar semtlerinde ki, ne işsizleri ve evlerinde yaşananları görmüyoruz, göremiyoruz hatta merak da etmiyoruz. Herkes çalışsın çabalasın rızkını arasın diyorsunuz. Ancak onların ne dayıları var ne de göbekli ayıları… Kim onları dinler ki, halinden anlar ki? Elbette vatan önemli, vatanın içinde güvenlik önemli, elbette bize düşman olan unsurlarla savaşmak önemli… Ancak, içimizde yaşanan bu olumsuzlukları çözmek ve duyarlı olmakta en az bunlar kadar önemli…Adalet herkese eşit ve insancıl dağıtılmalı ve paylaşılmalı da!Adaletten uzaklaşan zalim olur. Zalim ve yandaşlarını Rabbim sevmez. Onlardan en kısa zamanda intikam da alır.
Yazmak istiyorum ama bu yazılarımı okutmak için ne yapmalıyım bilmiyorum. Ancak günün yazısı olanlar belki okunuyor yayınlanan sitede… Yahut Google arama motoruna merak edip yazan kişiler… Yazmak, sanki işsiz insanın iş aramasına benziyor. İşsize sana göre bir işim yok diyen patronun tepkisi gibi, bu güzel niteliklerin bana faydası yok demek gibi… Ben doğruyla değil, kazançla, çok kazanmaya bakarım demek gibi… İşsizin iş bulamadığı psikolojisi gibi eve dönüp dönmemeye kararsız kaldığı gibi… Yemekten içmekten uzaklaşması ve isteksizlik gibi…
Hani diyorum yine de, yazdım işte farkında olmadan da… Yayınlasam, bir sebep olur bir biçareye, belki negatif ve isteksizlikten uzaklaştırabilirim umudunu taşıyorum içimde! İnsan neye yetenekli ise yapmalı! Karanlığın bir sabahı ve doğan güneşi olduğunu… Sabır etmenin ve güzel sonuçlarını görmenin bir zaman gerektirdiği varsayımını kabul etmek!
Dosdoğru ol ve yaz! Düşün ki, altına ne kadar çamur sıçrasa altın her zaman altındır. Ne kadar o altın değer kaybettiği görülse de gün gelir öyle değerlenir ki, onunla alınmadık ne olabilir ki…
Düşündüm, yazdım ve gördüm… Okuyan kişiye şimdiden teşekkür ediyorum. Selam ve saygılar.
Saffet Kuramaz