Yokluğu da
Bokluğu da
Yazanlar
Övgüyü de
Sövgüyü de
Kazanlar
Ben neymişim diye kırıtanlar
Şiir yazıyorum diye kendini avutanlar
Hazanlar
Geldim
Gördüm
Seyrettim…
Bazan çokluğun içinde yalnız hissettim,
Tüm heveslerim kırıldı
Kalbim çarptı
Başım ağrımaktan yarıldı…
Kimse duymadı
Bazan küfrettim!
Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur ya
Manşet haber olmadı çok şiir yazdıklarım
İşte böyle olur dedim insan dövülür ya!
Anladım ki,
İnananın inanmayanın derdi Allah rızası değil
Yalnızca dünyada yaşamaya ehil
Bozkırlar çorak
Mevsimler kurak
Şeytan bilmiyor dur durak
Sarmış her yanımızı Ebu Cehil…
Ruhunu yitirmiş şiir
Saçıyor etrafına zehir
Neden mi bak etrafına
Ahlaki çöküntü olmuyor tehir
Yeni fikirler yok
Gençlik yanıyor cayır cayır
Falan ünlü şairin gölgesinde
Turşu oluyor yeni nesil şair kalemler…
Marifet sayıları yan yana koymak ayak aramak da değil
Başını eğ
Hangi Yusuf bekliyor seni kuyunun dibinde
Onu da kendini de kurtarmak için halata değ
Victor Hugo’nun Sefilleri
Fuzuli’den, Baki’den meyilleri
Seyrediliyor Kazablanka medya kefilleri
Yayılıyor hala fikir sebilleri
Ya sen?
Düşün hangi şiirin dillerde
Uçmuş gitmiş yazdıkların küllerde
Ve
O site bu site dolaşıyorsun manşet olmak için
O festival bu festivale çağrılmak derdin
Düşündün mü niçin yaşıyorsun, niçin?
Ne çok para
Ne de yoksa dava
Mutlu etmiyor, etmezde…
Barolar gibi
Kemiklemiş gücünüzü kırmak gerek
Yoksa
Bu gençlik bilmeyecek nedir insanlık erek…
Saffet Kuramaz