(Anlatacağım olaylarda şahıs isimlerini tamamen değiştirdim ama olaylar aynıyle vaki. Ben sadece biraz Sami’ce anlattım olayı o kadar. )

   ****************
Emekli İmam Muhittin Suskunkuş ‘’ Esselamu aleyküm ve rahmetullah ‘’ Diyerek sağına selam verdi. Sonra bir kez daha ‘’Esselamu aleyküm ve rahmetullah’’ Diyerek boynunu yavaşça sola döndürüp sol tarafındaki meleğe de selam verdiği anda Melek’in üzerinin açılmış olduğunu ve süt gibi bacaklarını gördü. Bir müddet öylece Melek’e baktıktan sonra ‘’ Tövbe estağfirullah ‘’ Diyerek önce tespih çekmeye başladı. Süphanallah, Elhamdulillah, Allahuekber…

Aklı, kırklı yaşlarda olduğu halde hâla dipdiri bir vucuda sahip olan karısı Melek’in bacaklarına takılı kalmıştı. O sebeple oldukça hızlı bir şekilde çekiyordu tespihini. Daha sonra ellerini kaldırdı ve ‘’ Allah’ım, varsın, birsin, ne istediğimi bilirsin’’ Deyip aceleyle duasını da tamamlayıp kendisini yatağa attı. Zira neredeyse iki seneden beri soyadı gibi suskun olan kuş nihayet ötecek gibi görünüyordu. Fakat uykusu oldukça ağır olan Melek’i ‘’ Haydi kalk, seks yapacağız.’’ Diye uyandıramazdı. Hem zaten seks denen o kötü kelimeyi asla kullanmazdı Muhittin Suskunkuş. Onun yerine ‘’ Hanım bir tarhana çorbası yap da içelim’’ Derdi. O böyle deyince de Melek bir melek gibi hiç itiraz etmeden ocağı ateşlerdi. İllevelakin uzun zaman olmuştu Melek’e ‘’ Kalk da bir tarhana çorbası yap’’ demeyeli. Şimdi tam sırasıydı.

Melek’in kıçına hafif bir şaplak vurarak ‘’ Gız Melek ! Galh da bir tarhana çorbası yapver gari. ’’ Dedi. Melek acıyla dolgun poposunu ovuşturdu. O da unutmuştu artık tarhana çorbası olayını. Şaşkın şakın Muhittin’in suratına baktı ‘’ Len cavırın donuzu. Bu saatte ne tarhanası ne çorbası?’’ Dedi. Sonra Muhittin’in gözlerindeki vahşi pırıltıları görünce jeton düştü ‘’Haaa o tarhana çorbasıııı. Tamam yapmasına yapvereyim emme içebilceen mi? Ne zamandır tarhanaya gaşık sallemeyon da’’

Muhittin gayet kendinden emin ‘’Ne gaşığı gız. Kepçe salleycen valla’’ Deyince Melek başladı soyunmaya.

Her ne kadar sabah sabah sıcak tarhanaya kaşık sallamaya çok iştahlı olsa da Muhittin Hoca, kaşığı eline aldığı anda birden iştah miştah kesiliverdi. Birkaç saniye öncesinde kafesinde deli gibi çırpınan kuş bir anda ötmez oldu.Eeee boşuna dememişler ‘’ İşleyen demir pas tutmaz diye’’ İşlemeye işlemeye pas tutmuştu besbelli.

Melek öfkeyle homurdandı: ‘’ Senin guş ötmeycek besbelli. Barı ben uyhumdan olmayayım’’

Muhittin Hoca ‘’ Guş ötmeycek. ‘’ Lafına fena halde bozuldu. Aslında o da biliyordu ötmeyeceğini. Şimdi bir kez daha suskunluğa bürünmüştü Muhittin Suskunkuş’un kuşu.

Öfkeyle bağırdı Melek’e ‘’ Ötcek…’’

Melek umursamaz bir şekilde ‘’ Senin erkeklik ölmüş gari. Ha sen ha Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Sümbül ağa..O hiç olmazsa erkeğe benzeyo, sen erkeğe bile benzemeyon’’

‘’Senin erkekliğin ölmüş ve sen erkeğe bile benzemiyorsun.’’ Bu bir erkeğe (!) söylenebilecek en ağır sözlerdi. O değil de bu zalım karı gider bu durumu sağda solda anlatırsa? Yılların Muhittin Hocası nasıl çıkardı elin günün içine? Hışımla Melek’e ‘’ Garı olsan bak nasıl öter? Sen garı mısın ki adamın iştahı gelsin sene.’’ Dedi. Oysa Melek piliç gibi kadındı ve Muhittin Hocanın aslında canı gidiyordu onunla en azından öğle namazına kadar halvet olmak için.

Melek de öfkelenmişti yaklaşık iki yıl sonra yaşayacağı hevesinin kursağında kalması sebebiyle. Başladı bağırmaya ‘’ Bene garı değilsin diyene de bak hele. Şöyle azıcık bir makyej yapam da gör bagalım ne azgın boğalar peşime düşüyo.’’

Muhittin Hoca ‘’ Susss’’ Diye bağırdı ama Melek ‘’ Sen erkek değilsen ben neydiverem gari’’ Diye devam edince Melek’in boynunu sıkmaya başladı.

Melek boynunu sıkan bu mengene gibi ellerden kurtulmaya çalıştıysa da Muhittin Hoca yaklaşık on dakika onun boynunu sıktı sıktı sıktı…

On dakika sonra Melek’in ne sesi kaldı ne de nefesi. Artık susmuştu.

Muhittin Hoca önce Melek’i öldürdüğünün farkına varamadı. Onu epey bir tartakladıktan sonra hiç bir tepki vermediğini görünce yirmi yıllık karısının öldüğünü anladı.

Bir zamanlar şen kahkahaların yükseldiği bu evde şimdi tam bir ölüm sessizliği vardı.

Önce ‘’ Ben ne halt ettim?’’ Diye telaşa kapılsa da kendini toparladı ve oldukça soğukkanlı bir şekilde polis karakoluna giderek olayı -içine en ufak bir yalan katmadan- olduğu gibi anlattı.

Polisler ifadeyi aldıktan sonra hemen savcının önüne çıkardılar Muhittin Hoca’yı. Savcılıktaki ifadesi de aynıydı. Daha sonra olay yerinde bir kez daha bu cinayeti nasıl işlediğini aynen anlattı.

Ve nihayet hakimin huzuruna çıktı.

HAKİM-Demek eşiniz sizi ‘’ Sen de erkek misin. Senin erkekliğin ölmüş ‘’ Diye ağır şekilde tahrik etti?
MUHİTTİN- Evet Hakim Bey. Bene öyle deyverdi.
HAKİM- Bunun üzerine eşinize susmasını söylediniz?
MUHİTTİN- Ona susmasını söyleyverdim.
HAKİM- Ama susmadı. Bunun üzerine hafifçe boğazına dokunup ‘’ Lütfen susar mısın. Rica ediyorum ‘’ Dediniz?
MUHİTTİN- Yok Hakim Bey. Boğazını sıktım.
HAKİM- Anladım. Gözdağı vermek için bir kaç saniye boğazına ellerinizle hafifçe temas ettiniz.
MUHİTTİN- Tam on dakika boyunca sıktım boğazını.
HAKİM- Yok canıııım On dakika olmamıştır.Bir kaç saniye ancak sıkmışsınızdır. Hem saat mi tuttunuz? Nereden bilebilirsiniz ki?
MUHİTTİN- Saat tutmadım emme baya baya sıktım işte.
HAKİM- ( Zabıt Katibine )- Yaz kızım !
ZABIT KATİBİ RAMAZAN- Teessüf ederim Hakim Bey. Ben kız mıyım? Bana hep kızım diyorsunuz, kalbim kırılıyor
HAKİM-Evladım, bilmiyor musun? Mahkemelerde ‘’ Yaz oğlum!’’ Diye bir olay yoktur. O bakımdan Yaz kızım !

Yüce Türk Milleti adına ! ( Mahkeme kararlarında bu ifade yer alır )

İlimiz Kuşkonmaz Mahallesinde mukim 1964 Doğumlu Fehmi’den olma, Fehime’den dolma ..Pardon Fehime’den doğma Muhittin Suskunkuş Eşi Melek Suskunkuş ile cinsi münasebete girmek isteyip eşinin ‘’ Sen de erkek misin, senin gibi erkek müsveddesine vereceğime kapıdaki köpeğe veririm’’ Demesi üzerine eşine önce susması yönünde ikazda bulunup eşinin şirretliği ele alıp bağırıp çağırması üzerine onu susturmak amacıyla hafifçe darp etmek kastıyla boğazına dokunduğunda eşinin -büyük ihtimalle- o anda yediği elma sebebiyle- nefesi kesilmiş olup ölümüne sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.

Bu durumda sayın Muhittin Suskunkuşa’ mahkememiz iş bu fiili ağır tahrik altında işlediğinden dolayı Ağır Tahrik indirimiyle 14 yıl ağır hapis cezası verilmesini Ancak gerek mevkii ve sosyal konumu, gerekse mahkememizdeki iyi tutumu dolayısıyla bu 14 yıl ağır hapis cezanın da sekiz yıl dokuz aya indirilmesine karar vermiştir.

( Yaz Kızım ! başlıklı yazı Sami Biber tarafından 30.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu