Koca bir yaz bitti, kayboldu sessiz,
İnmekte yağmurlar, peşi sıra kâr.
Ben yine derbeder, ben yine sensiz,
Güz güllerim soldu, dünya bana dar,
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
Yaylalar boşaldı, şakrak şehirler,
Bulanık akıyor, berrak nehirler,
Güneşi yitirmiş, buruk seherler;
Kuşlar göçün aldı, döktü ayva-nar,
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
Yetim şu yüreğim, sevgine muhtaç,
Kaç eylül bekledim, sayamadım kaç?
Çile dergahımın, kilidini aç;
Boynum bükük kaldı, içim kızıl hâr,
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
Ben sana meftunum, sen bana küskün,
Gurbetin köprüsü, kılıçtan keskin,
Dönmemek dönmekten, galiba baskın;
Sabır çizgim doldu, dinsin ah-u zâr,
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
Saçıma kır düştü, kırlara hüzün,
Mutlaka gelirim, diyordun güzün,
Bu muydu verdiğin, en kavi sözün?
Yıllar ömrü çaldı, ne yaşarsak kâr,
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
Bu sabah umutla, erken uyandım,
Bir sepet topladım, ala boyandım,
Taş olsa çatlardı, bense dayandım;
Hasret oku deldi, ellerinle sar,
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
Vuslat şerbetini, gel de içelim,
Kalmasın tek uhde, bizden geçelim,
Birlikte yaşlanıp, sonra göçelim;
Ahirinde güldü, deseler ne var?
Kızılcıklar oldu, neredesin yâr?
09.09.2020
Muhittin Alaca
Mavi mineler, akasyalar açtı gelmedi. Erikler, karadutlar oldu(Bu isimlerde şiirler yazdım) gelmedi. Erken çiçek açan fakat geç meyve veren kızılcıklar olunca gelir mi bilmem? Dönülmeyen yere giden, beklenen...