GEÇMİŞİMİZDEN GÜNÜMÜZE BİR
KESİT
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 1 Aralık 2020
Geçmişimizden,
günümüze bir kesit olarak, azda olsa, tarih araştırmacılarının yazılarından da,
yararlanarak bir bilgi kırıntısı
bırakmak istedim. Türklerin 751 yılı Talas Savaşı öncesi, Şamanizmi yaşadıklarından, gök
tanrılarına taptıklarından söz
etmeyeceğim. Geçmişimizi bilsem ne olur? Bilmesem ne olur? Diyenlerimiz olsa
da, ben yazmaya çalıştım. İnsanoğlu
olarak ben hepimizin Ademden geldiğine inanıyorum. Nihayet hepimiz bir insanız. İnsan olduğumuzu
bildiğimiz sürece. Ben ceddimizi Adem olarak
bilirim. İnsanları hiç bir zaman soyuna göre de, değerlendirmem. İnsanlık
adına yaptıklarına göre değer veririm. Bir insan hangi dine inanıyorsa, o dindendir.
Hiç bir kimse şu dindendir veya bu dindendir diye yaratılmadı. Kök ağacı ile
bir ilgisi de yoktur. Ben böyle düşünürüm. Ben Osmanlı torunuyum. Ama
Cumhuriyet çocuğuyum. Dinim İslam, dilim
Türk. Soyum ne olursa olsun, kendimi böyle biliyorum. Ben Barak
Türkmenlerindenim ve bir şehit torunuyum. Ama şimdi atalarımız birer mezar
taşıdır. Ben övüneceksem, kendi yaptıklarımla övünmeliyim. Ülkemiz insanları 1923 tarihine kadar İslam şemsiyesi
altında ve Arap kültürünün etkisi altında kalarak, akıl almaz, ve uydurulmuş
masallar ile uyutulmuştur. Hala aynı
düzende yaşayanlar da var. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk bizi Arap
kültüründen, Arap kıyafetinden arıtarak, gellabiye giymekten, başımıza bürüm
geçirmekten kurtardı. Eğer günümüze
kadar yaşasaydı, Peygamber Efendimizin takım elbise giyeceğine inanıyorum.
Atatürk bize kimlik kazandırdı. Bu gün köylerimizde bir çobanın çocuğu general,
doktor, hakim, emniyet müdürü oluyor.
Mümkün müydü? Osmanlı zamanında böyle
bir şeyin olması. Çünkü bütün devlet adamları sarayda yetişiyordu. Keşke,
Kur’anı Kerimi Türkçeye çevirip, ders kitaplarımızda okutsaydı. Her şey
aydınlığa kavuşurdu. Arapça okunan Kur’an kerimin manasını anlardık. Çünkü,
Arap harfleriyle yazılmış bir yazıda, küfürde olsa, onun içindeki yazıyı
anlamadığı için, o yazıyı öpüp başına koyan akıl fukaralarımız var. İnsan her
şeyi aklı ile müzakere ettikten sonra, ne yapacağına karar vermelidir. Asıl
söylemek istediğim önemli konu şudur. Bir insan hangi soydan, hangi dinden
olursa olsun. Ben Türküm, ben İslam’ım diyorsa, Ay yıldızlı bayrağımızın
altında toplanıyorsa yeter diyorum. Başka bir söze gerek yoktur. Şimdi bakınız. Osmanlı padişahlarının
anneleri kimlerdir? Hangi millettendir? Bilgi mahiyetinde, sizler ile
paylaşıyorum. Bilmekte yarar gördüğüm için.
…
1’inci Padişah
Osman Gazi’nin karısı Moğol soylu Bâlâ Hatun.
2’nci Padişah Orhan Gazi’nin annesi Moğol Bâlâ
Hatun.
3’üncü Padişah Birinci Murat’ın annesi Rum
Horofira (Nilüfer Hatun).
4’üncü Padişah Yıldırım Bayezid’in annesi Bulgar
Maria (Gülçiçek Hatun).
5’inci Padişah Mehmet Çelebi’nin annesi Bulgar
Prensesi Olga.
6’ncı Padişah İkinci Murat’ın annesi Veronika
(bir iddiaya göre Dulkadir Beyi’nin kızı Emine).
7’nci Padişah Fatih Sultan Mehmet’in annesi,
Çandaroğlu Tacettin Bey’in kızı Hüma Hatun. Bazı yabancı tarihçilerin iddiasına
göre de Sırp Kralı Brankoviç’in kızı Prenses Despina (Mara Hatun).
8’inci Padişah İkinci Bayezid’ın annesi Rum
Kornelya (Zağanos Paşa’nın kızı).
9’uncu Padişah Yavuz Sultan Selim’in annesi Beti
adlı cariye (Bülbül Hatun).
10’uncu Padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi
Polonya Yahudisi Helga (Hafsa Sultan).
11’inci Padişah İkinci Selim’in annesi Rus kızı
Roksalan (Hürrem Sultan).
12’nci Padişah Üçüncü Murat’ın annesi Yahudi
Raşel (Nurbanu Sultan).
13’üncü Padişah Üçüncü Mehmet’in annesi
Venedikli Bafo (Safiye Sultan).
14’üncü Padişah Birinci Ahmet’in annesi Yunanlı
Helen (Handan Sultan).
15’inci Padişah Birinci Mustafa’nın annesi
İspanyol Violetta (Mahpeyker Sultan).
16’ncı Padişah Genç Osman’ın annesi Rum kızı
Evdoksiya (Mahfiruz Sultan).
17’nci Padişah Dördüncü Murat’ın annesi Rum
Anastasya (Kösem Sultan).
18’inci Padişah Deli İbrahim’in annesi Rum
Anastasya (Kösem Sultan).
19’uncu Padişah Avcı Mehmet’in annesi Rus kızı
Nadya (Turhan Sultan).
20’nci Padişah İkinci Süleyman’ın annesi Sırp
kızı Katrin (Dilaşup Sultan).
21’inci Padişah İkinci Ahmet’in annesi Yahudi
kızı Eva (Hatice Muazzez Sultan).
22’nci Padişah İkinci Mustafa’nın annesi Rum
kızı Evemia (Emetullah Gülnuş Sultan).
23’üncü Padişah Üçüncü Ahmet’in annesi Rum
Evemia (Gülnuş Sultan).
24’üncü Padişah Birinci Mahmut’un annesi Rum
kızı Aleksandra (Saliha Sultan).
25’inci Padişah Üçüncü Osman’ın annesi Sırp kızı
Mari (Şehsuvar Sultan).
26’ncı Padişah Üçüncü Mustafa’nın annesi Fransız
kızı Janet (Mihrişah Sultan).
27’nci Padişah Birinci Abdülhamid’in annesi
Fransız cariye İda (Rabia Sultan).
28’inci Padişah Üçüncü Selim’in annesi Cenevizli
Agnes (II. Mihrişah Sultan).
29’uncu Padişah Dördüncü Mustafa’nın annesi
Bulgar Sonya (Ayşe Sultan).
30’uncu Padişah İkinci Mahmud’un annesi Fransız
Nache de la Bazari (Nakşidil Sultan).
31’inci Padişah Abdülmecid’in annesi Rus
Yahudisi Suzi (Bezmialem Sultan).
32’nci Padişah Abdülaziz’in annesi Megrelli
Gürcü Besime (Pertevniyal Sultan).
33’üncü Padişah Beşinci Murad’ın annesi Fransız
Vilma (Sevkefza Sultan).
34’üncü Padişah İkinci Abdülhamid’in annesi
Rusyalı Ermeni Virjin (Trimüjgan Sultan).
35’inci Padişah Mehmet Reşat’ın annesi Rum kızı
Karolin (Gülcemal Hatun).
36’ncı ve son Padişah Vahdettin’in annesi
İngiliz Henriet (Gülûstu Hatun).
Tarihi kaynakları inceleyerek çıkardığım
yukarıdaki ilginç tablo, Türk ulusunu yüzyıllarca yabancı kökenli kadınların
doğurduğu padişahların yönettiğini gösteriyor. 36’ncı padişaha gelindiğinde,
bilgisayarla yapılan hesaplar, Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in damarlarındaki
Türk kanının yüzde 0,6 olduğunu ortaya koydu.
Padişahlar neden Türk kızlarını değil de yabancı
kızlarını tercih ediyordu, bu incelenmesi gereken bir konudur...