Hadi iyisin
İyisin Muhsin
Benim gibi, hiçbir davaya yaranamamış, oradan oraya savrulmuş, çıkıntı dünyalılara kafa tutanlardan değildin.
Adam gibi davaların vardı senin.
Tamam, belki bizim de kökümüz derinlerdeydi de, irili ufaklı çırpıntılarda yalpalamasına rağmen alıp başını gidemeyen nilüfer yaprakları misali kaybolmadık henüz. Bize bahşedilen deryada güneşe karşı sırtüstü seyrederken çevreyi.
Ama sen dümdüzdün be Muhsin.
Kavak gibi, selvi gibi.
Gölgesi, derine saldığı köklerden çok uzaklara düşmeyenlerden hani.
Ne eğreti heveslere bel verdi gövden, ne etrafında uçuşan kuşlara tokat atmaya yeltendin yapraklarınla, en şiddetli fırtınalarda, dalların birbirine çıldırmışça vurduğunda bile.
Kaçak odun kesen ormancılara bile kızmadın, açtıkları onca kertiğe rağmen gövdende.
"Yıkılmadım ya" dedin, reçinen izleri örterken usul usul.
Ne sabırlıydın sen Muhsin.
Davasını güttüğün insanların çok azının bunu farketmesine niye içerleyip de küsmedin ki?
Ödül veriyorlar ama oy vermiyorlar derken biliyordun aslında değil mi?
Takdir edilememek, dosdoğru doğrudan vazgeçmek için geçerli bir neden değildir biliyordun değil mi?
"Benim yüreğime bu ateşi sokan sırrın rıza ve takdirine razı gelmişken ben, varsın daha fazlası da yavaş yavaş olsun" diye düşündün değil mi?
Seni mahçup seni.
Ben de üzülüyordum bir de.
Ah uyanık Muhsin ah..!
"En fazla, alacaklı giderim bu dünyadan, borçlu gitmektense" diye düşüneceğin aklımdan geçmedi değil aslında.
Hadi iyisin Muhsin.!
Şimdi alacak defterin çok kabarık.
Biz nerede ödeyeceğiz bilemiyorum.
Silahını halka doğrultanlara susturuculuk yapmayı reddederken de borçlandırmıştın bizi aslında. Hani bazıları bayram maytabı gibi sıçraya sıçraya ortalarda yanar döner raksederken.
Sonunda çekip gidişin de silkeleyici oldu be Muhsin.
"Uyanın artık be, dilimde tüy bitti anlata anlata, nefesim kurudu, el verin artık, destek olun artık, siz bir şeyler yapın ya da ben destek olayım.Benim imkanlarım bu kadar, gücümün son raddesini kullanıyorum, biri bin yapmaya çalışıyorum. Dönün bakın ne oluyor, neden bahsediyorum" demeye, helikopter kazası süsü vermen de çok anlamlıydı Muhsin.
Nasıl çivi gibi çaktın.?
Ne çok insan durakladı, döndü sana baktı değil mi?
"Sahi ne diyordu bu adam" diye kim bilir kaç kişi gazeteleri, bilgisayarları kurcaladı değil mi?
Kaç genç dimağ aklının bir köşesine yazdı seni ve davanı, hiç değilse birgün derinlemesine inceleme ihtimalini de içinde barındırarak.
Üstelik milyonlarca çift elin de semaya dua için kalkması var senin için.
Ne şanslısın Muhsin.
Sevdiğin topraklarda Hakka yürüdün hiç değilse.
Toprağına düştüğün ülkenin vatan şairine de komşu oldun, kurtuluş savaşı duyguları sinmiş izbelerinde bedenini bırakıp Rabbine sığınma imkanını da bularak.
Daha ne olsun?
İyisin işte..!
Ama keşke karlı dağlarda üç gün boşuboşuna oyalanmasaydın.
Üşürsün sen...