Şu bendeki utanma duygusu olmasa var ya, ben ne yapacağımı biliyorum aslında…
Evet, yanlış okumadınız, yanlış duymadınız…
Bendeki bu utanma duygusu olmasa ben ne yapacağımı biliyorum dedim!
Ancak gelin görünkü içinde yaşadığımız toplumun gelenek ve göreneklerine göre yetişen biri olduğumdan yapmayı düşündüğüm ve anlatmaya çalıştığım olayı şu ana kadar yapmadım, yapamadım, yapamıyorum…
Yoksa benim engelliliğimi tanımayan, benim varlığımı görmeyen, benim sesimi duymayan yetkili veya yetkisiz, resmi veya özel, ister şahıs, ister kurum, isterse de özel işletmeler olsun hepsinin de anlayacağı şekilde onlara öyle güzel bir şey yaparım ki değil Malatya’ya, değil Türkiye’ye tüm dünyaya reklam olurlar…
“Ali Haydar bu sözlerle ne demek istiyor?” diye kendi kendinize merak ettiniz değil mi?
Sizi fazla merak içinde bırakmadan anlatacağım…
Yıllardır vermiş olduğumuz mücadeleyi takip edenler amacımızın engelsiz bir Malatya ile engelsiz bir Türkiye’ye kavuşarak insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek olduğunu bilir.
Bunları bilenler arasında her kesimden olduğu gibi elbette seçilmiş siyasilerle atanmış idarecilerimizde bulunmaktadır.
Engelsiz bir Malatya ile engelsiz bir Türkiye’ye kavuşmanın yolu ise evrensel standartlarda erişilebilir ve ulaşılabilir şehirlerin planlanarak yaratılmasıyla sağlanacaktır…
Evrensel standartlarda erişilebilir ve ulaşılabilir şehirlerin planlanarak yaratılması ise seçilmiş siyasilerle atanmış idarecilerimizin yasal asli görevleri arasındadır.
Ancak ne hikmetse seçilmiş siyasilerle atanmış idarecilerimizden birçoğu asli görevleri arasında olmasına rağmen hep bu konuları görmezden gelerek sümen altı ederler…
Bu seçilmiş siyasilerimiz ile atanmış idarecilerimizin görmezden gelerek sümen altı ettikleri sorunlarımızdan bir tanesi de ekmek gibi, su gibi, hava gibi en doğal ihtiyaçlar arasında bulunan TUVALET sorunumuzdur.
Özellikle benim gibi tekerlekli sandalye kullanan ya da ortez ile protez kullanan engelliler için bu konu büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Evimizden çıktıktan sonra tuvalet ihtiyacımız gelmesin diye fazla sıvı tüketmemeye çalışırız.
Lokantalara, pastanelere, kafelere vb gibi yerlere gittiğimizde ise tuvaletimiz gelir korkusuyla bir iki bardaktan fazla sıvı içmemeye çalışırız.
Malatya gibi büyükşehir olmuş bir şehirde ise
tekerlekli sandalye ile gidebileceğimiz lokantaya sayısı da zaten bir elin
sayısı kadardır. Ancak tuvaletini kullanabileceğimiz lokanta sayısını soracak
olursanız bir ya da ikiyi geçmeyecektir.
2005 yılında çıkarılan 5378 Sayılı Engelliler Kanununa
erişilebilirlik ile ulaşılabilirlik sorunlarına çözüm getirilmesi amacıyla maddeler
konulmuştu. Ancak aradan yaklaşık 15 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen bu
maddeleri uygulamakla mükellef olan yetkililerin vurdumduymazlığı nedeniyle pek
değişen bir şey olduğunu söyleyemem.
Bu konuyla ilgili sorunu defalarca yetkililere
iletmeme rağmen, yazılarımda dile getirmeme rağmen, sorunlarla ilgili dosya
yaparak vermeme rağmen ne yazık ki şu ana kadar görmezden gelindi, duymazdan
gelindi…
Yetkililerin görmezden geldiği bu konuyla ilgili arkadaşlarla
gidebildiğimiz lokanta vb gibi işletmelerde erişilebilirlik konusunu ve tuvalet
sorununu dile getirip anlatmaya çalıştığımızda, “Yeter ki siz gelin, başımızın üzerinde taşırız sizi” diye cevaplar
veriyorlar…
Verdikleri yanıtlar tam bir trajikomik olay gibi… Galiba tuvaletimiz gelince de avuçlarına ettirecekler?
İşte bu tuvalet konusunda görevlerini yapmayarak ilgisiz kalan bu yetkililerin duyarsızlığına karşın belediyenin ya da valiliğin önüne giderek, uluorta çıkarıp çişimi yapmayı düşünüyorum… Hem de milletin ve basının gözü önünde!
En güzel
tepki bu olacak ama işte şu bendeki olan, ancak duyarsız yetkililerde olmayan
utanma duygusu var ya ondan şu ana kadar yapmadım, yapamadım… Yazımın başında ne demek istediğimi şimdi anladınız
değil mi?
Yapmayı çok istediğim bu olayı sadece belediye önünde değil, lokantalar, kafeler vb gibi yerler içinde düşünüyordum… Bunlardan biri ya da birilerinde yapacak olursam da öncelikle belediyelerin işlettiği sosyal tesislerde ya da özel işletmecilere kiraya verdikleri tesislerde yapacağım…
Şimdi gidebildiğimiz bu lokantalar, kafeler vb
gibi yerler içinde gelen çişimizi uluorta
milletin ortasında etsek yeri değil midir?
“Ayıptır,
milletin ortasında çiş mi yapılır?”
diye aranızda düşünenler varsa eğer, kusura bakmayın ama çişimizi yapmamız mı ayıp, yoksa
bu sorunu görmezden gelerek erişilebilir tuvaletleri yapmayanların bu
işgüzarlıkları mı?
Bu güne
kadar yapmadığım, yapamadığım bu olayı bir gün yaparsam emin olun ki tüm Türkiye
duyacaktır…
Bu konuya ilgisiz kalan yetkililerin yaptığı bir trajikomik olay daha var ki tam bir kara mizahlık olaydır. Seçilmiş siyasilerimiz ile atanmış idarecilerimizden birçoğu Engelliler Günü, Engelliler Haftası ya da özel bir etkinlik nedeniyle engellilere yönelik yemekli program yaparlar…
İşin ilginç tarafı engellilerle ilgili yapılan bu yemekli programı düzenledikleri yerlerde de uygun tuvalet bulunmamaktadır. Programa katılan engelliler yemek esnasında elini yıkamak ya da tuvalet ihtiyacı için masadan kalkarak giden seçilmiş siyasilerimiz ile atanmış idarecilerimizin arkasından bakakalır. Çişimizi altımıza kaçırmamak için ıkınıp sıkınırken gülelim mi ağlayalım mı karar veremezdik…
Sözün özü olarak, Malatya Valisi Aydın Baruş ile Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan başta olmak üzere Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder ile diğer ilçe belediye başkanlarımızın düzenledikleri böyle bir programda bir engellinin çişini tutamayarak uluorta ettiğini bir düşünün… Şimdi soruyorum “Bu ayıp kimindir?”