Her yıl nisan ayı yaklaşırken periyodik olarak aynı problem karşımıza çıkar.
Nedir bu?
Ermenilerin soykırım iddialarıdır.
Bu iddialar yine dünyada şaha kalktı.
Önce ABD’de kabul edildi.
Peşinden de İsveç’de.
Önceki kabul eden ülkeleri saymıyoruz.
Bu iddiaların başı sonu yoktur.
Bundan sonra da devam edecektir.
Onlarca yıldır Türkiye bu iddiaların hedefindedir.
Bir türlü de önüne geçilemez.
Geçilememiştir.
Çünkü Türkiye bu iddiaları yüksek perdeden söz konusu olduğunda hatırlar.
Bağırılır, çağırılır, sonra unutuluverir.
Hâlbuki Ermeniler iddialarını 24 saat 12 ay dillendirmeye devam ederler.
Lobi ve kulis faaliyetleri her an devrededir.
Damlayan su misali.
Sürekli damla damla akan bir su, kayaları uzun vadede nasıl aşındırır ve delerse.
Ara sıra boşaltılıp akıtılan yoğun su da ne taşı deler ne kayaları.
Bizimki bir anda boşalıp akıp giden suya benziyor.
Ermeniler ise her platformda asılsız da olsa iddialarını sürdürüyorlar.
Sürekli gündemlerinde tutuyorlar.
Hani bir atasözümüz vardır.
“Bir adama 40 gün deli denirse deli olur”.
İşte Ermeniler aslı olmasa da, Türkler Ermenilere soykırım yaptı diye diye bunu kabul ettiriyorlar.
Türkiye ile politik yakınlaşma sağlamaya çalıştıkları bu gün bile bunu yapıyorlar.
Türkiye ise hep savunmada kalıyor.
Savunmayla savaş kazanılmaz.
Savaş taarruzla kazanılır.
Tabi ki barış da.
Bu konuda taarruzda olan her zaman Ermeniler olmuştur.
Türkiye ise hep savunmada kalmaya devam etmiş ve etmektedir.
Dolayısıyla yaz yağmuru gibi gürlemekle kalınmaktadır.
Onunda sonuca maalesef bir etkisi olmuyor.
Türkiye’nin elinde büyük kozlar var.
En önemlisi de;
Ermeni iddialarını çürütecek belgelerin elinin altında olmasıdır.
Tabii ki bunları kullanabilecek donanımda yetişmiş elemanlarınız varsa.
Bunun dışında;
Tüm dünyaya dağılmış vatandaşlarımız büyük potansiyel oluşturuyor, değerlendirilemiyor.
Onları örgütleyip bir türlü aktif hale getiremiyor.
Lobi, kulis aktiviteleri çok cılız, hatta yok.
Akraba, kardeş ve dost ülkeleri bile devreye sokamıyor.
Onu bırakınız gönderdiğiniz elçileriniz Ermeni tezlerine vereceği sıradan tepkiler dışında hangi bilgilerle mücehhez.
Hangileri Osmanlıca olan o belgeleri okuyup değerlendirebilecek durumda.
Sonrada yüksek perdeden tehdit ve sloganlarla sonuç almaya çalışılıyor.
Alamazsınız.
Her ortamda muhataplarınıza, yirmi dört saat on iki ay bu tip konuları dillendirmediğiniz ve takip etmediğiniz takdirde, elde edebileceğiniz hiçbir başarı şansınız yoktur.
( 24 Saat 12 Ay Takip Edeceksiniz başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 16.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu