Cinayet, haksız yere insan öldürmek… Karşılığı kısasa kısas, yahut rıza ile maddesel yönden anlaşmak. Bir insanı öldürmek en büyük zalimlik ve dünyada ki tüm insanları öldürmeye eşdeğer.  Bunlar dinin kuralları… Adam, süper gücüm diyor, teröristim diyor… Elinde silah yahut bomba istediğini öldürüyor! Bir ceza görüyor mu, dur diyen var mı… Hayır! Güçlü isen, her kötülüğü yapmakta serbestsin… Güçsüz isen ekmek çalsan sorgulanır ve hapse girersin. 


Dünyanın çivisi çıkmış… Herkes rahat yaşamak, ekmek elden su gölden keyif sürme peşinde. Bunlara sahip ama kaçırdığı da bir şey var. Yaşlanıyor, hastalanıyor, ölüyor ve bunlara çare bulamıyor. Hangi lüksün içinde olsa, elinden kayıp gidiyor. Öldürüyor ama onu da öldüren ve toprakta çürüten var. İnsan ne kadar süre zalimlik yapabilir yahut duyarsız olabilir ki? Dürüst olan, İnandığı gibi sabırla yaşayan eninde sonunda kazanıyor ve ödülünü ister bu dünyada isterse öbür dünyada alıyor.


Peki bunları isteyen ve düşleyen, zalimler bunları bilmiyor mu? Neden kanıyorlar ki, onların bunu yapmasına neden engel olunamıyor? Kendi sevdikleri ve onlara her iğrenç ilişki içinde lüks yaşatırken bir gün her şeyin elinden alınacağına inanmıyorlar ki? Neden körler ve sağırlar… Oysa gözleri görüyor, kulakları işitiyor. Hatta sevmeyi veya aşkı da biliyorlar. Çocuklarını seviyorlar… Peki duygudaş olup, kendi yaşadıkları veya hissettiklerini diğer insanlar da isteyebilir diye neden düşünmüyorlar? Kendi ırkını asil ve diğerlerini ise köle ve hayvan seviyesinde görme lüksünü neye dayandırıyorlar ki? Hatta din olgusu da var. İnandıkları bir tanrıda…Hatta kutsal kitapları ile lider olmaya yeminde ediyorlar. O kitaplarını okusanız içinde ırk ayrımı yok… Şefkat ve sevgi var. Bu kitapa inanıyorlar ama sonradan farklı bir din oluşturup onu yaşıyorlar, neden?


Hangi dine sahip olursa olsun insanlar, hangi ideoloji benimsenir ise benimsesinler elde ettikten sonra herhalde sıkılıyorlar, sonra da o düşüncelerden ve uygulamalardan sapıyorlar. Hani insan hakları beyannamesi diyesim geliyor, saldırdıkları ve şiddet uyguladıklar ülkelere bunu dikte edince! 


Müslüman bir toplumda mesela Arabistanda ki kral ailesinin yaşantısı din hükümlerine göre sorgulanmıyor ancak halk bunu yaparsa ona göre ceza veriliyor. Hırsızlık yaparsa eli kesilmeyen, zina ederse eğer taşlanmayan insan yok ülkelerinde… Ama bu ceza kral ailesine verilmiyor, hatta sorgulanmıyor. Üstelik insan hakları beyannamesi veren ülkenin bankalarına paralarını emanet ediyorlar, yasaklanmış faize aldırışta etmiyorlar. Şimdi bu prenslerden mesala Mescid-i Aksayı koruması beklenebilir mi? Hayır… Hadi bir niyet etse, bankadaki paralarına hemen el koyarlar, kolay mı? Lükselerinden vaz geçebilirler mi? Üstelik dini kurallarına göre yaşam modeli krallıkları, kelimeyi tevhid var bayraklarında. İnsanın gülesi geliyor, yadırgıyorum bu görüntüyü! İnsan Allah’ı kandırabilir mi? Asla… Ama iman zaafiyeti işte. Allah için yaşamak yerine zalim için yaşamak…Maalesef!


Hristiyanları, Yahudileri, yahut dinsizleri anlatmıyorum. Kıyaslamıyorum. Ama Kur’an göre yaşayan ki Müslümanım diyor bu kişiler, Müslümana yapılan eziyetten, savaştan, kutsal yerlere olana hucumlardan ve saldırlardan sorumludur. Bana dokunmayan bin yaşasın mantığı bu cinayetlere dur demezse, birgün o duyarsız yaşamına da aynı zalimler dokunacaktır. Allah’ın adaletinin işleyişi bu. Bu dünya bir cennet değil, her yaşananın acı bir bedeli var. Eninde sonunda bu acı duyarsız insana isabet eder de…


Bu dünya Koronadan ölenlerin sayısını azaltamıyor. Zalimler bile bundan geri değiller. Normal bir yaşam mı kaldı ki… Herkes üzerine düşen bedeli aheste aheste ödüyor. Her devletin ve onların hakları çıldırmak üzereler.  Nerdeyse iki senedir bu duyarsız dünya bir şekilde bedel ödüyor ve ödemeye de devam ediyor. Bu virüs durduk yere çıkmadı… Öyle bir hata yaptı ki zalim, ateş ederken tüfeği de geri tepti. Zalim durmuyor ama artık lokal bir yere şiddet uygulamıyor, şiddeti tüm dünyayı sardı. Allah şaşırttı bunları. 


Kardeşim, yaşadığımız hayatı gözden geçirelim. Ne kadar doğruyuz, kime inanıyor ve ibadet ediyoruz, iyice tartalım. İnandığımız Allahımız kim? Allah’a inanıyoruz derken  kopamadığımız putlarımız mı var, iyice düşünelim. Özellikle alnı secdeye değenler, secdede menfaatimi, makamımı, aşkımı, gezip tozmayı mı, çıkarımı düşünüyorsunuz, yoksa Allah’ı mı? Sizler bu putlara farkında olmadan yapıştıkça, şirke giriyor ve Allah’a farkında olmadan isyan ediyorsunuz. Ettiğiniz dua da ibadette kabul olmuyor, Çünkü inanmadığınız Allah’a ulaşmıyor bunlar. Arap prensler gibi yaşamayın olur mu? Tefekkür edin, azıcık düşünün… Lütfen! 


Saffet Kuramaz

( Dünyanın Çivisi Çoktan Çıkmış başlıklı yazı safdeha tarafından 20.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu