Sabah
kalktığında o mahmur gözler;
Neden
yâri arar düşündünüz mü?
Mecnunun
gönlünde Leyla olmazsa;
Çölü
neye yarar düşündünüz mü?
Çiçek
getirmeyen baharın, yazın;
Aşığa
‘Ya Sabır’ çektiren nazın;
Veysel’in
görmeden, çaldığı sazın;
Teli
neye yarar düşündünüz mü?
Yürek
kasasında duran akçenin;
Sevgisi
tükenmiş binbir lehçenin;
Bülbülü
olmayan harap bahçenin;
Gülü
neye yarar düşündünüz mü?
Bütününden
ayrı kalmış yarının;
Menekşe
de morun gül de sarının;
Çiçeklerle
hem-hal olmaz arının;
Balı
neye yarar düşündünüz mü?
Mehtabı
semadan çalan gecenin;
Muhabbet
noksanı olan hecenin;
Fincana
sevgisiz dolan kahvenin;
Falı
neye yarar düşündünüz mü?
Yürek
defterine kalem değdiren;
Tekmil
alfabeye boyun eğdiren;
Cananın,
tutmazsa hasret yağdıran;
Eli
neye yarar düşündünüz mü?
Başı
öne düşmüş durgun sandalın;
Kürekleri
kırık yorgun sandalın;
Denizden
yediği, vurgun sandalın;
Gölü
neye yarar düşündünüz mü?
Yüzüne
can bilip gülmeyen yârin;
‘Özledim’
deyince gelmeyen yârin;
Seni’den
sonrayı bilmeyen yârin;
Dili
neye yarar düşündünüz mü?
Meçhule
biletsiz binen yolcunun;
Hep
yanlış durakta inen yolcunun;
Sokak
lambaları sönen yolcunun;
Yolu
neye yarar düşündünüz mü?
Adresi
silinmiş viran yapının;
Hissesi
hissesiz kalan tapunun;
Soranı
olmayan öksüz kapının;
Kolu
neye yarar düşündünüz mü?
Ali
ALTINLI – 04.01.2021