Bir Şiir” Aşkın Şiarı İken Umut Ve İnanç “ ve Şiir hakkında az Tahlil ve Analiz-1

 


Aşkın Şiarı İken Umut Ve İnanç

 

Öksüzlüğün hicviydi şiir ve yalnızlığın şiarı.

Cebinden dökülen sözcükler şairin ve artık nesi varsa yoksa…

Yokluğu telaffuz eden gecenin peltek ve s/üzgün yüreği

Matemin narıydı aşk

Aşkın handikabı

Sessizliğe hükmeden sadece Tanrı

 

Bugün sadece tahlil ve analiz yaparak şiirdeki ahengi bozmadan bu muhteşem şiir hakkında birkaç bölüm anlamaya anlatmaya çalışacağım. Yıldız kardeşimiz bir cevherdir eserlerini anlamak için en az iki üç kere okumak gerekir, ben bunu ilk başlarda okurken anlamazdım, bir gün ikinci ve üçüncü okumamdan sonra bunun farkına vardım. Duygular hisler ve aşkla yazma sevinci heyecanın, kalbinin atarken etrafına saçtığı ışığı, aşkla yazma hevesinin aşkla insanları edebiyatı sevmenin kalp çırpıntısındaki sevincini kanat çırpınışlarını, kelimelerinde görüyorum ve anlıyorum. Anlamak derken onun gibi kelimelerle haşır neşir olduğumdan, kelimelerindeki manayı çözmek maksadım yoksa anlamak derken, gönlündeki duygu ve hislerin coşkun akan pınarındaki su ta gönlümüze kadar akıyor manasında söyledim. Kardeşim başlıkla gereken her şeyi özetlemiş “Aşkın Şiarı İken Umut Ve İnanç” bunun üzerine söz söylemek abes olur bu şeklide bırakıyorum üzerine bir söz söylemeden, bu başlık manayı zaten açık ve bariz bir şekilde mana ile duygu ve hislerle bize bakıyor! Kardeşim eserleriyle karşısındakini anlama sanatını icra(empati ile) ederek önce kendisini, sonra bizleri tanımak için mücadele veriyor. Peki, aşk nedir biliriz burada kısa bir alıntı ile devam edeyim.

“Aşk, sevginin bir üst noktası, aşırı ilgi ve bağlılık olarak tanımlanır. Bununla birlikte aşkın birçok çeşidi vardır. Örneğin tasavvuf edebiyatında ve divan şiirinde konu edinen aşk, ilahi aşktır. Karşı cinse duyulan aşırı sevgi ise beşeri ya da mecazi(değişik) aşk olarak nitelendirilir. Dilimize Arapçadan geçmiş olan aşk kelimesi ''aşaka'' sözcüğünden türetilmiştir. Aşaka ise Arapçada sarmaşık anlamına gelir.

Aşk çeşitli coğrafyalarda ve kültürlerde farklı şekilde tanımlanmıştır. Örneğin tasavvuf edebiyatında aşk, ilahi ve mecazi aşk olarak ikiye ayrılır. Başta Fuzuli olmak üzere birçok divan şairine göre kâinatın yaratılma sebebi aşktır.” Âlemlere Rahmet Gül KOKULU Resulün aşkı için yaratılmıştır, gül kokulu RESULE binlerce salat ve selamlar olsun (S.A.V.) Gerçek aşkın tanımı birçok kişiye göre değişse de belli başlı özellikleri, her yerde ve her kişide aynıdır. Gerçek aşkta, üçüncü kişilere yer yoktur. Kişinin aklında da kalbinde de hayatında da sadece âşık olduğu kişi vardır. Sadakat ve güven gerçek aşkın meyveleridir. Bunun dışında tutku ve şefkat da gerçek aşk ile birlikte hissettiği duygular arasında yer alır. Alıntıdır. CNN Türk.com”

 

“Öksüzlüğün hicviydi şiir ve yalnızlığın şiarı.”

 

Öksüz kalanların öksüzlüğü anlayan duygu ve kelimeler bir araya gelerek, nasıl şiir oluyorsa, içimizdeki yalnızlığı öksüzlüğü anlatıyorsa hicivle (bir kimseyi, bir düşünceyi, bir göreneği, bir nesneyi vb. yermek için yazılmış ya da söylenmiş, onların gülünç, kötü, eksik yönlerini alaylı bir dille anlatan yazı, şiir ya da söz.) Bizi kırmadan incitmeden dilimizde dökülen sözler bizi sararken o anda yalnızlığımızı, şiirde yalnızlığımızın şiarı (tutulacak yol, ülkü, ilke)’dir. İnsanın bir yolu ülküsü bayrağı vatanı ilkesi varsa vardır. Kardeşimde zaten aşkla insanı sevmekle edebiyata olan düşkünlüğüyle yolunu belirlemiş ilkesini ortaya koymuş.

 

“Cebinden dökülen sözcükler şairin ve artık nesi varsa yoksa…”

 

İşte bu nedenledir ki cebinde sakladığı cümleler duygu ve hisler sözcükler şairin artık neyi varsa yoksa gönlü ile ortaya sermiştir. Duygular konusunda bir alıntıyı eklemek istiyorum.

 

“DUYGULARI İFADE ETMEK NEDEN ÖNEMLİ

Günümüzün önemli araştırmacılarından James Pennebaker, uzunca bir zamandır duyguları yazarak veya dile dökerek ifade etmenin hem ruh hem de beden sağlığını nasıl olumlu bir şekilde etkilediğini bilimsel çalışmalarla gösteriyor. Okuyacağınız bu yazı onun görüşlerinden derlendi ve kendinizi ifade etmek bakımından, iç dünyanızda bir devrim yaratabilir.

Amerika'da sayıları giderek artarak, pek çok kişi sırlarını açıklayabilmek için kendine yardım gruplarına ve terapistlere milyonlarca dolar ödemektedir.

İnsanların büyük bir yüzdesi en derin duygu ve düşüncelerini günlüklerine ya da mektuplara yazmakta fakat her gün gördükleri yakın arkadaşlarına kendilerinin kişisel tarafını açamamaktadırlar.

Uçaklar, trenler ve otobüsler, insanların daha evvelden hiç karşılaşmadıkları kimselere kendi kişisel yanlarını açabildikleri yerler olmaktadır.

Bu projenin ana keşifleri şuna işaret etmektedir ki, duygu ve düşüncelerimizi bilinçli bir şekilde geride tutmak ya da engellemek oldukça zorlayıcı bir iş olabilmektedir. Zamanla, engelleme işi, bedenin savunmalarının da aşamalı olarak altını kazmaktadır. Diğer stres verici etkenlerde olduğu gibi, engelleme/ketleme de bağışıklık sistemini etkileyebilmektedir, kalbin ve vasküler sistemin hareketleri hatta beynin ve sinir sisteminin biyokimyasal işlemleri de etkilenebilmektedir. Kısacası, düşünce, duygu ve davranışları aşırı uçlarda geride tutmak/ifade etmemek insanları hemen ağır hem de hafif hastalıklar açısından risk alanına yerleştirmektedir.

Oysa engellemenin potansiyel olarak zararlı olması kadar, en derin duygu ve düşüncelerle yüzleşmemizin hem kısa sürede hem de uzun sürede dikkate değer sonuçları olabilmektedir. Alıntıdır” Prof. Dr. Kemal SAYAR

 

İşte ifade etmenin faydası hem kendine hem de bize fayda sağlayan Yıldız kardeşim bu konuda bir numaradır.

 

“Yokluğu telaffuz eden gecenin peltek ve s/üzgün yüreği”

 

Şair, kalemi sözü ile gönlü ile gecenin o sessizliğinde huşu içindeki muhteşemliği ile sanki insan bir anda, bu atmosferin altında yokluğu sanki yaşarken de bu sessizlikte bir arada insanlarla iletişim kurmayan bizleri gecenin karanlığında kalmışız gibi yokluğu, yaşamanın ne gereği var diyor. İşte şair bunları telaffuz ederken, söylerken duygu ve hislerinin coşkun akan selindeki durulukla, insanların kendi yalnızlığına kendini hapis etmesinden dolayı şair peltek tam konuşamayan gibi süzgün ve üzgündür yüreği. Şairler yazarken önce yaşar ya da yaşamıştır gözlemlemiştir, hissederek yazarken üzülür, buda şairliğin kaderidir, önce şair ağlar üzülür ve yazarken de ağlar üzülür ve yazar, Yıldız kardeşim bu konuda bizden beş on adım öndedir bilirim okurken.

“Matemin narıydı aşk

Aşkın handikabı

Sessizliğe hükmeden sadece Tanrı”

 

Matem tutarken şair yakan ateşiydi gönlünü korla, zaten yanmadan pişilmez. Ne demiş gönülden dost Yunusumuz” hamdım piştim elhamdülillah”. Aşkın handikabı (Mecazen: elverişsiz durum, engel.)Yani bazen önümüze engeller çıkar aşamayız sessizliğin içinde kendimizi dinleriz şükür ki bu sessizliğe hükm eden huzuru bahş eden Rabbimizdir, tevekkülle bizi bize getirir önce kendimizi sonra Rabbimizi biliriz bu muhteşem sessizliğin eşliğinde. İşte şiir işte şair hakka yaklaşmak için hak yolunda bu yolda olanlara selam olsun, diyelim birinci bölümü noktalamadan virgül ile ara verelim,

Mehmet Aluç

 Devam edecek inşallah.

 

 

 


( Bir Şiir- Aşkın Şiarı İken Umut Ve İnanç -1 başlıklı yazı kul mehmet tarafından 22.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.