Hüznün Sarnıcı
Yaşlanmayan tek şey zamandır bizi yaşlandıran
Ve celladıdır tamamlanmış yalnızlık ömrümüzün
Anılar pas tadında gölgelerse silik
Geriye çizgileri kalır tenimizde esrik tarihi
Hüznümüzün...
Rüzgârın sesine bırakalım
Kül edilmiş sokakları
Yolculuklarda biter bi vakit
duraklar yangında üşüsün
Kent ölse de ,vurulsa da kuşlar
Dağlar yenilmez ama "unutma" diyorum
Bir bulut saklıyorum yinede göğün koynunda
Serin bir yağmur yağar belki ve ben ne zaman
Ülfetli bir ses duysam kalbim
Dizginlerini koparan bi at sanki
Rüzgarında
Yelesini uçura uçura...
Hangi gök gülümsemez kuşlar ölmedikçe
Gün ışıkları hangi gecenin çatlağından sızmaz
Kalbim diyorum kalbim çocuksun daha
Bozuluyor imlası attığın her adımın
Hüznün sarnıcında acılar kamaştıkça...
Sessizliğin soluğuna bırakalım
Konuşulacak ne varsa
Söz güneşi dudağımızda kalsın yinede
Bir yüzün olsun sadece
Avuçlarımda sakladığım
Ardımda kaybolurken bu kent
Bir gezginin gülümseyişine eklerim o nu
Hangi durakta
Sesine soluklanmışsam...
mayıs_2oo9
(
Hüznün Sarnıcı başlıklı yazı
mehmet-hursi tarafından
31.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.