Japonlar disiplinli insanlardır. Duygu ve sevme konusunda neler düşündüklerini bilmek isteriz. Onur intiharı onların kültürlerinin bir parçası. Siyasi vaedlerde buluna ve bunun gerçekleşmemesi karşısında yine intihar olayları Japonya'da gerçekleşmiş.
japon düşünür Masumi Toyotome; sevgi türleri üzerine yaptığı araştırma gerçekten ilginç.
Doğu ve Batı kültürlerinde sevmeler çok farklıdır.
Atatürk'ün çoçukluk arkadaşı ve yaveri de sevgi türünün konusudur. Atatürk'ün ölümü üzerine o da silahı kalbine ateşler .Bir yıl ölüm kalım mücadelesi verir.
Batıda bir pop starı Elvis Presley''in ölümü üzerine sevenlerinden, dünyanın bazı yerlerinde, intihara teşebbüs edenler olmuştur.
Bir yazarı, besteciyi, futbolcuyu, sanatçı yı seven; onunla üzülür onunla sevinenler vardır.
Sevmenin çok türleri vardır şüphesiz.
Allah,anne , baba, vatan, insan, doğa.... sevgisi gibi.
Sevginin tutkuya dönüşmesi insan hayatını karmaşık hale sokar.

Mail yoluyla bana gelen ve sevdiklerinizle paylaşın diyen bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.Okuyunca mutlaka size de katkıları olacaktır düşüncesindeyim.

şimdi japon yazarın sevginin türleri konusunda yazdıklarını okuyalım:

Japon düşünür Masumi Toyotome''nin sevgi üzerine söyledikleri.


Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir diye başlıyor Toyotome.
Sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz diye soruyor.
Sonra anlatmaya başlıyor:

Sevgi üç türlüdür!..

Birincinin adı
Eğer türü sevgi!..

Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar.
Örnekler veriyor:
Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

Toyotome,
En çok rastlanan sevgi türü budur diyor.
Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi...
Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak
vaad edilen bir sevgi türüdür bu diyor yazar...
Nedeni ve şekli bakımından bencildir.
Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır.
Yazara göre evliliklerin pek çoğu Eğer türü sevgi
üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.
Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil,
hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve
beklentilere giriyorlar.
Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor.
Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.

En saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile Eğer türüne rastlanıyor.
Yazar bir örnek veriyor.

Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor.

Eve döndüğünde babası öfkeyle Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone''ye gittin diye bağırıyor.
Delikanlı Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın diyor.
Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor.
Çocuk da intihar ediyor.

Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı diyor yazar.
Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı!..

İnsanlar Eğer türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.
Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir diyor, Masumi Toyotome.

İkinci türe geçiyoruz.
Çünkü türü sevgi.

Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.

Örnek mi?

Seni seviyorum.
Çünkü çok güzelsin(Yakışıklısın).

Seni seviyorum.
Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. ,

Seni seviyorum.
Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki..

Seni seviyorum.
Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerler götürüyorsun ki.

Yazar,
Çünkü türü sevginin,
Eğer türü sevgiye
tercih edileceğini anlatıyor.

Eğer türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir
yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, Eğer türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek
niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.

Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
Üstü açık BMW''si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler.
Evli kadın, kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.

O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi? diye soruyor Toyotome...

Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz. diyor.

Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var...

Birincisi,
Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz? korkusu.
Tüm insanların iki yanı vardır.
Biri dışa gösterdikleri.
Öteki yalnız kendilerinin bildiği.
İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse korkusu buradan doğar.

İkincisi de
Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.. endişesidir.

Japonyada bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış.Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı... Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş...

Japon yazar, Toplumdaki sevgilerin çoğu Çünkü türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür diyor...

Peki o zaman,
gerçek sevgi,
güvenilecek sevgi ne?

Ve işte sevgilerin en gerçeği!..

Üçüncü tür sevgi benim
Rağmen''
diye adlandırdığım türdür
diyor yazar.

Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için Eğer türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan Bir şey olduğu için değil, Bir şey olmasına rağmen sevilir.

Güzelliğe bakar mısınız?

Rağmen sevgi...

Esmeralda, Quasimodo''yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına rağmen sever.
Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmaralda''ya çingene olmasına rağmen tapar!..

Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir.
Bunlara rağmen sevilebilir.
Tabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile..

Burada insanın, iyi, çekici, zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor.
Bütünüyle çok değersiz gibi görünebiliyor ama, en değerli gibi sevilebiliyor.

Japon yazar
Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur
diyor.

Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir.

Bunu böyle olduğundan nasıl emin?

Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor..

Şu soruma cevap verin diyor.

Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz?
Kendi kendinize yaşamamın ne yararı var diye sormaz mıydınız?

Devam ediyor Toyotome...

Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün...
Dünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi?
O an yaşam size anlamsız gelmez miydi?

Diyelim ki sıradan bir yaşamınız var...
Günlük yaşıyorsunuz...
Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?
diye soruyor ve yanıtlıyor:
Böyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da
iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar.

Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor rağmen'' sevgiyi...

Bu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni
rağmen türü sevgiyi
şu anda yaşıyor olmanız ya da
bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır.

Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome...

Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.
Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var...
Kimsede başkasına verecek fazlası yok
diye açıklıyor...
Anlatıyor.

Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz.
Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir

Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?

Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar...
Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.
Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.
Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
Hani nerede?
Hepsi o...

Ve asıl çarpıcı cümle en sonda:

Dünyadaki en büyük kıtlık,
Rağmen türü sevginin
yeterince olmayışıdır!..
( Sevginin Türleri başlıklı yazı M.Filizman tarafından 2.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu