sessizce doğan bir gecenin karnında yabancı sancılar
ve hiç olmadığı kadar tanıdık gelen bir gül kokusu hecelerde...
sanki bir keşif yüzünün yamaçlarında
bir elif sanki hüznümün doğruluğu
nisan çöl oluyor bildiklerimizin çok ötesinde
çünkü insan bilmemeyi seviyor onun kokusunu özlediğinde
/bu bir göz yarası, göz ağrısı, göz acısı/
kanıyor gözlerim
hiçbir anlamı olmayan bakışlar taşıyorum yüzümde
yaşanmamış rüya tabirlerine bu öfkem
yani gördüklerim rüya, yazdıklarım şiir ise
''gerçek ne?'' diyorum ona
sonra bir savaşta kaybedilmiş gibi ağlıyor ellerim
yazdığını sanıyor aslında yanarken
ve kanarken ölü cümlelerim
hikayesini bir türlü anlatmıyor bana
hep kaçak bir çocuk misali hep gidecekmiş gibi
cevaplamadığı kimsesiz soruları hiç unutmuyorum, ama
sormuyorum ikinci defa
melodisini mavinin sonsuzluğundan çalan şiirler yazıyor
içinde gökyüzünün tiz sesi belki de biz sesi
yani sesimin çocukluğuyla şakalaşır gibi en içten
yani yalnızca içimin dizelerinde büyüyen
belki de duyulmayan hecelerle seviyor beni, öyle sanıyor
çünkü ben duyuyorum sustuğu her şeyi
inanmasa da şarkılara ve şiirlerde ağlamasa da benim gibi
duyuyorum onu, ilmek ilmek kavuşturduğum kelimelerde
konuştuğum her yıldız kadar gerçek sesi
sancısını ruhunda taşıyor her insan
ve gökyüzü en doğusunda
sonra güneş doğuyor göğün solunda
o doğuyor benim solumda
/bu bir söz yarası, söz ağrısı, söz acısı/
ama o bakmasın yaz(ma)dıklarıma
avuçlarım kanar sonra...
(
Sesimin Çocukluğu başlıklı yazı
BüşraNazlı tarafından
1.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.