Gün yorgun düşer
omuzlarımdan ellerime doğru,
gece dirençliğini koruyor
uykuların vazgeçilmez tadıyla,
sabah sabırlıca bekler
usulcadan gün ışığını…

Gece yalnızlığını paylaşır benimle,
konuşurum en karanlık ihtişamıyla,
bütün kâinat aşiyanlaşır
sırlarını içime doğru verir
bir arkadaş gibi vefalıca…

Bu şehrin sokakları
ışıksız bir lambanın soğukluğunda
üşütür kalbimi,
yer üstü mezarlığına dönüşen binaların
karanlığa gömülmesiyle,
yankılanır kulaklarda sessizce ezan nidası,
kaldırımların çığlığını bedenimde hissederim,
sessizlik içinde kaybolur tükenişler…

Tükenirim günden güne,
hayallerim erir dallarda kar misali
güneşin görmesiyle,
gözlerimden yaşlar akar
bulutların silkelenmesiyle,
bir dost susar geceye esir kalarak…

Bir hüzün damlasıyım gecenin koynunda,
bir yürek kırıklığındayım üşüyen topraklarda,
bir sevda sızıntısındayım,
gurbetimin garipliğinde…

Toprak kokusunu bir başka yayar,
ağaçlar, yaprak hışırtılarını
bir rüzgâr uğultusuyla fısıldar
ruhumun derinliklerine,
hayran ve yorgun bir gözle
temaşa ederim usulca…

Hayıflanır insan
huysuzca bir vefasızlıktan
direncini yitirir moralsizlik içinde,
bir kaçış telaşında
baş başa kalır dertleriyle
Gecenin zifiriliğine doğru…
( Gece başlıklı yazı mustafa-ucan tarafından 7.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu