Gıda enflasyonu biter biter de ya ahlaki enflasyon?
Her markete girip çıkanın feryadı dindirilirken, maaşlara zam yapılırken, her kesimin refahı korunmaya çalışılırken… Neden ahlaki enflasyona isyan eden olmuyor, onu dillendiren olmuyor?
Herkes çalma derdinde,
Tembellik peşinde,
Günah olup olmadığına bakmadan,
Derdindeler
Yemek leşinde…
Kurbanın insanın duyarsızlığıyla etrafa doldurduğu kan revan doğası
Temizlendi yağan yağmurla…
Ya insanın içinde ki kirlenme?
Herkes ben haklıyım diyor
Gördüğü yanlışı davul zurnayla duyuruyor
Ne diyen ne denilen utanmıyor,
Ağız kokusuna çözüm arayan kişi, içini bataklığa gömüyor!
Bu yanlış yolu çekenler müdahale görmeyince, yaptıklarını haklı görüyorlar… Artık yapılması gereken doğru davranış şekline bürünüyor. Doğruyu, güzel yaşamı savunanlara baka baka, “Ahmaklar, hala akıllanmadınız mı, hala ders almadınız mı, neye direniyorsunuz ki? Alışın kötü kokulara, bir şey olmaz deyin var olsa da korkulara! Yoksa bizim ayaklarımızın altında ezilip gideceksiniz, ha ha ha…”
Eline silahı alan nerede insan yaşasa orayı hedef alıyor, kim varsa vuruyor… Arabaya binen yanlışlıkla gaza abanıyor dalıyor insanların arasına… Kendi kanunlarını tesis eden sevdiklerini idam ediyor kurşunlarıyla…Kırmızı ışıkta durana yol ver diyor. Eğer vermese elinde ki silah ile arabada kim varsa üzerine sıkıyor… Kimse kendi kanunlarının da üzerinde kanun var deyip sonunun kötü olacağını düşünmeden gittiği yoldan vaz geçmiyor.
Müslümanım diyen faiz alıyor, yalan söylüyor, Allah’tan başka her şeye kıldığı namazda secde ediyor… Öyle bir ahlaki enflasyon ki, eğer Allah korkusu vermiyorsa kişinin yaptığı ibadet, onu başka hangi şey durdurabilir ki?
Bu dünya hayatı sonsuz olacak, biz hiç ölmeyeceğiz, mahşerde neyin nesi, yaptığımı kim sorgular ki, böyle bir güç yok ki diyen… Ahirete iman gerçeğini yok sayan bir anlayış, ahlaki enflasyonu pik yapıyor. İşte yeni haber, kırk yedi yaşında ki bir kişi halay çekerken kalp krizi geçiriyor ve ölüyor. Kim bilir o kişide ölümü düşünmüyordu. Gençti, hayatının baharındaydı. Ama öldü işte. Ölüm bu kadar gerçekken…
Balık baştan kokar derler ya… Toplumun bu gidişine dur demeye kimsenin cesareti yok. Bununla ilgili bir şeyler yapsa, kim bilir kimse o partiye oy vermeyecek. Ne kadar ahlaki enflasyonu desteklese, seçmenin gözünde kahraman oluyor. Helal olsun diyor ne yanlış yaparsa… Peki kim çözecek veya ahlaki enflasyonun ateşini söndürecek ki?
İnsanın yaşaması ve hastalıktan korunması ancak kalbin temiz olmasıyla mümkün, buna ister manevi ister maddi diyelim. İnsan kimsenin görmediği kalbinin kirlendiğini hissedebilse, tüm hastalıkların ondan kaynaklandığını görecek. İnsan onun temizliğini ise, güzel ahlaki ile bulacak. O kalp ancak Allah’a teslim olursa, Kur’an öğütleriyle yaşarsa temizlenecek… Güzel ahlaki yaşatacak, enflasyon da dizginlenecek. Bu gerçeği, nasıl anlatmalı olsa gerek mesele! Bunu kim dese tesirli olacak? Zalimin bu oyununa kim dur diyecek? İnanın o zalimler, sizden bizden daha ahlaklı yaşıyor, kaliteli yaşamın her dalını kendinde deniyor. Ancak, zalim her ülkenin yıkılmasında, tarumar olmasında her oyunu da deniyor, onun vatanı yok ki… İnsanlar topluca ölsünler ve bu dünyayı daha zengin paylaşsınlar, dertleri bu.
Adalet ancak, ahlaki enflasyonun bitmesiyle mümkün olabilir. Adalet istiyorum demek yerine, ben adalet sağlıyor muyum demeli insan çevresine. Eğer insan kendisine iyi bir arkadaş, çevresine de adaletli ise işte o zaman adalet vardır o ülkede. Ahlaki enflasyonda biter diyorum o duruşta.
Her enflasyon geçicidir ve zararı telafi edilebilir ama ahlaki enflasyon için aynı şeyin söylenmesi mümkün değil. Haydi elimize pankartları alıp, ahlaki enflasyon son bulsun artık diyelim mi. Var mısınız?
Saffet Kuramaz