Sen de gez dolaş, oyalan zamane kuşağı…  Sabah kalk gece yat, arayı doldur para kazanmayla, eğlenceyle…  Dünyalık da olur etrafında, yatları olanları, sarayları olanları çok hızlı giden arabaları olanları göreceksin. Belki sen de onlara sahip olacaksın ama hiçbiri senin olmayacak öldüğünde ve bu dünyada bırakacaksın, bunu unutma! 

 

İslam’ın çizgileri, var ile yok arasında seçimin yoludur. Her iş ikisi arasında gelip gitmektedir! Var’a doğru gittikçe dünyaya sahiplenmek, zenginliğe kavuşmak… Sürekli artan doyumsuz isteklerle var olunur. Öyle bir doyumsuzluk ki doymayacaksın. Var’a varmanın, Var’ı yakalanmanın ucu bucağı yok. Öyle bir an gelecek ki var olan dünyada yok olup gideceksin. Hiçbir şeyin olmadan, hiçbir yere çivi çakmadan… Oysa Yok’a doğru gidersen Allah’ı tanıyacaksın, Ölüm seni yakalamadan dünyayı terk edeceksin. Öyle bir dünya ki, öyle bir rüya ki, öyle bir gerçek ki belki de istediğin anda Marsa, belki de istediğin anda Jüpiter’e belki de istediğin anda sonsuzda bir yerde kendini bulacaksın. 

 

Allah seni ilmiyle donatacak… Seni belki dünyada görecekler ama sen dünyada olmayacaksın. Sen dünyadan kopacaksın ve ölmeden öleceksin. İnsanların önüne set çekilmiş, sıfırla yirmi KHz frekans aralığında işitiyor ve Yüksek frekanslarda ne varsa hiçbir şeyi göremiyor. Gördüğünü sandığı şeylerse onun olmuyor, olduğunu sanıyor. Her an yok olup gidiyor, İşte, insanın önünde bir set var. Varlığını göremediği, yokluğunu göremediği; ikisinden birini seçmesi gerek. Hep gördüğü ve dokunduğu için Var’ı seçeyim diyor. Yurtdışında yaşamak varken, varlık içinde yaşamak varken… O gidişin arkasında öyle bir toz duman bırakıyor ki doyumsuzluğun içinde yok oluyor. Sonuçta tamamen Allah yolundan kopmuş, tamamen dünyaya tamah etmiş, dünya saltanatına oturmuş…  

 

Yok’a gittikçe hayatının içinde gözünle görmediğin gerçeğin içinde oluyorsun. Yani cenneti buluyorsun bu dünyada… Yine cenneti görmek varken evet insanlar maalesef süper gücün Amerika’da olduğuna süper gücün Rusya’da olduğuna, yalnızca onların ürettikleri silahın güç olduğuna inanıyorlar. Dünya normlarını kusursuzca ve ezbere yaşıyorlar. Oysaki güç Allah‘ın gücü onun gücünün ötesinde bir güç yok… 

 

Ne okuyup ne de araştırıp düşünmeyen insanlar çok az bu gerçeğin farkına varıyorlar. Kur ’anı rehber görüp okumuyorlar. Kulaktan duyma insanların dediklerinin İslam olduğuna inanıyorlar… Bu hazır bilginin aşk olduğunu sanıyorlar, hep mecnunun çöle Leyla yüzünden gittiğini sandıkları gibi. Oysaki çölde yaşayan Mecnun Allah’ı bulmuştur. Bu yüzden Leyla’yı unutur. Yokluğun içinde ilahi aşkın gösterdiği kum-inci taneleri kalbine yansıyan nura dönüşüyor. Onu kim görmüş ki, Mecnun’u kim anlamış ki… Mecnun’un giysileri yırtılmış ama tertemizdir. Hayâ gereği üzerini kapatıyor elbiseler ve gezer böyle o çöllerde… Onu görenlerin farkındadır. Kimsenin görmediği görüntülerin farkındadır.  O yüzden bu yokluğa aldırmaz. Bu yüzden dört duvar arasına girmek istemektedir… Hayatının içinde o duvarları arasından yansıyan ışıklar ayıplar karşında tövbe yapmasına sebeptir.  

 

Zenginlik içinde doğmuş, isteklerine kolay ulaşmış, yine yaşadığı zenginliğin içinde bunları nasıl görecek ve kabulleneceksin ki… Bunda senin suçun yok.  Yokluğu sana anlatamamışlar… Günlük yaşamında aslında insanı öldüren, insanı yok eden bir zenginlik; dünyaya ne kadar sahiplenirsen ondan fazlasını istersin. Ne kadar yersen, içersen doymazsın. İşte var demek varlık demek böyle bir dünya. Sen de bu dünyanın ateşine körükle gidiyorsun. Sana İsmail’i anlatmamışlar. Sen insan olmak ne demek anlamamışsın. İslam’ın kurallarını sana öğretmemişler. Kur ‘anı açıp okumamışsın.  Ben nereye gidiyorum dememişsin. Ben kimim, neyim dememişsin. Evet, bir Nemrut olmaya aday, bir fenomen olmaya aday, ben Allah’ım derecesine, haşa, varlığın peşinde koşuyorsun. Varlık peşinde ömür tüketenlerin hepsi Var ardında bıraktıkları toz bulutu ile yok olmuşlar… Onlara dünya kalmamış sana mı kalacak? Ben zenginim diyorsun. Ancak zengin olmakla sonsuz bir hayatın olmayacak. Sen zenginsin diye bıraktığın mirasın senin kurtulmana sebep olmayacak… Zenginlik nefsini çıldırtacak, Yaşamını günaha dönüştürecek… İslam’dan başka ne din varsa etrafında başka, başka dinleri öğretmeye çalışan insanlar üreyecek. Allah’a itaat etmeyi kalplerine sindiremeyen ve hep başka, başka reaksiyonların içinde mutluluk arayanlar…  Ne diyebiliriz ki, insanlar tercihlerini kendileri yapacaklar. Biz söyleyeceğiz. Bizi dinleyen dinler dinlemeyene de yapacak hiçbir şey yok artık.  

 

Rabbinin adıyla oku, oku ki yanılma… Zenginlik haram değil elbette… Ancak bu sınavı geçebilen çok nadir insan var.  Mutluluk zenginlikte değil. O zenginlik ve varlık insana sınav verilmiş. Mutluluk yerine acıyı seçmek, insanın kaderi gibi… Hangi kuşak derseniz deyin, hangi akıl üstü arayışları önümüze serin, yolun sonu ölüm ve ölüm sonrası Rabbimin sorguladığı Mahşer… Bu gerçekten peygamberler bile ayırt edilmemişken.  

 

Saffet Kuramaz 

( Hangi Kuşak Olursan Ol Seni Kim Kurtaracak başlıklı yazı safdeha tarafından 19.07.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu