Tezgahını henüz açmamıştı ki ne olduğunu anlamadan tatsız bir tartışmanın içerisinde buluvermişti kendini kırk beş yaşındaki yürüme engelli Topal Necmi, onu böyle bilirlerdi,üç yıldan beri emekliydi,can sıkıntısından yapıyordu bu seyyar satıcılığı.
-Buradan derhal toplanıp gidiyorsun!
-Ya gitmezsem...
-Sabrımı zorma benim,git diyorsam git!
-Ama benim kimseye zararım yok ki,akşama kadar iki tarak,üç kemer anca satıyorum,gürültü de yapmıyorum...
Hergün mahalleye lüks araçlarla ve birbirinden güzel kızlarla gelip hava atan,en pahalı takım elbiseyi giyen,en pahalı içkiyi içen,siyah kunduralarına toz kondurmayan ve ağzından puroyu eksik etmeyen,kabadayı görünümlü zibidinin birisiydi bu, babası yaşındaki adama kafa tutan.
-Herkes senden şikayetci?
-Yalan söyleme,kime ne yapmışım?Gün ağardıktan sonra gelirim gün kararınca da bağlasan durmam,kimin bir sıkıntısı varsa bana söylesin,buralarda senden önce ben vardım,hepsini seviyorum onlar da beni sever.
-Seni burada görmek istemiyorum,anladın mı?
-Ben de seni görmek istemiyorum,sen de anladın mı?
-Yeter,daha fazla uzatırsan polis çağıracağım.
-Bak,işte ona yüreğin yetmez senin.
-İleri gidiyorsun...
-Hadi çağır polisi de kimin haklı olup olmadığına karar versinler,benim çerçilik yaptığımı senin de pe... lik yaptığını,onca masum yabancı uyruklu kadınların günahlarına nasıl girdiğini de öğrensinler,ne duruyorsun,arasana.