Bir hüzün yokuşudur gözlerin
Korkularının madenlerinden sızar ıstırap
Gitme derken sağalan yağmurlara tanık
Gün görmemiş irislerine yabancı
Sancılı gecelerin nöbetçisi
Bir hüzün yokuşudur gözlerin…
Bir hüzün yokuşudur gözlerin
Boğazımın üstündeki yutkunamadığım
Kırık cam parçalarının kızıllığı
Geçmişin üzerine mıh diye çivilediğim
Çocukluğumun masumiyetine düşen
Bir hüzün yokuşudur gözlerin…
Bir hüzün yokuşudur gözlerin
Asırlık haset düşlerin perde arkasında
Kokuşmuş duyuların muska izleri
Gözyaşların bozulan kuş yuvalarıdır
Sancılı günlerin ardına
Bir hüzün yokuşudur gözlerin…
Bir hüzün yokuşudur gözlerin
Mevsimlere kapı olur gözkapakların
Kederin ruhsuzluğuna ön yargısız düşersin
İmgelerle beslenir gözbebeklerin
Şiirleri şakağından vururken
Bir hüzün yokuşudur gözlerin…
Bir hüzün yokuşudur gözlerin
Hayata meydan okuyan duraklarda
Güvertesi su alırken siluetimin
Parmakların ateş kusar
Dudaklarında titreyen bir çığlık
Bir hüzün yokuşudur gözlerin….
Bir hüzün yokuşudur gözlerin
Heveslerin yalınayak ardında koşarken
Ölümüne aşkına direniştir şiirlerim…
Adem Efiloğlu