Ücbes gün portekiz bir kac gün Ispanya gezeyim tozayim dedim istediydim. Sartlar uygun, durumlar nazik ve hadi kalk gidelim cekip cagiranlar hevesini bulup da, dengi devraninlarin ilgisi merakinca arzu endam olunca; ben beni biliyor ve taniyorsam- ki bundan hic kimseye kendimi sorup danismayacak kadar ben benden bana yakin, tanidik ve eminim-  esmelerim ne diyor, neyi kimi nereye gitmek görmek veya göstermek istiyorsa baska hic bir laf söz izin tayin mühür yahut müsade dinlemeksizin davranir kusanirim deli divanemi, saniyesine heder getirmeksizin aziksiz miyim erzaksizmiyim umrumda bile olmadan atlar biner giderim gerek Hanya`ya gerek Konya`ya.
 
Yola düsmeler arasinda en sevdigimse tren yolculugudur. Inenler, binenler ve genis pencere dibinde hele, hayatin bütün yorgunluklarini yaslandigin yere birakarak hep cocukluktan beri insana miras olan ` söyleserek drtleserek ninnisini dinledigin fisiltilarin her türlü kirlerden ari duru ve berrak arinmis süzülmüs ve kundaklanmis ninniler sicakligi samimiyetine salincaklar sallaniyormusun gibi ` irlanarak ugurlenerek salinip giden Tren yolculuklari.
 
Istasyona giderken köprü merdivenlerinden asagi dogru yolumun üstünde biri topal ayagini asvalta sürükleyerek perisan sapkasiyla üstü basi isyeri hatirasi toz kiri ve yag lekeleriyle eski demir yolu calisanlari kiyafetinde bir adam ; indirimli ucuzluktan kapip omuzladigi yorgan ve perdeleri naylonu acilmamis yükün altinda ezile büküle belli ki evine götürüyordu.
 
Oralarda derme catma fotörü yana yatmis iki büklüm yasca basca da hayli vaktin cinarlarini devirmis baska bir ihtiyar, dünyada tamamlanmamis cilesine hala baht acip yüz güldürecek hikayeler ararcasina, cöp bidonlarindan bulduklarini ayiklayip bisikletinin ardinda sürükleyip cektigi kücük römorkuna istifliyordu.
 Her uzun yürüyüslere yürüdügümde köpegini gezdirmeye cikmis olarak neredeyse ayni sato yolunun, ayni derenin, ayni sehir merkezi sapaginda karsilastigim ( tepeden tirnaga sosyete  katalogundan süslü püslü otuzla kirk yaslari civari ) kadin`bakin yine karsilastik` diyeceginden emin olarak `hayatin icabini talebini yerli yerine koymak getirmek gerek, sese renge soluga dogaya cevreye insana degil mi `diyecegime tahminimde hic yanilmazdim. Onunla lk bastan selamlasmaksa yan yana gecerken bana hirlayip homurdanan köpegine dair ` galiba sizin köpeginiz bana ayip olmuyor mu bu kadinin güzelligine tek kelime etmeden savusup gecip gitmek demek istiyormus gibi geliyor bana `…deyisimin üstüne gülüserek baska baska laflari körükleyen kivilcimlari atesledik karistydik.
Orayi savusup gectikten sonra baska bir adam caddeye bayir yukari parkedili bir arabayi tek basina bütün gücüyle bir eli direksiyonda bir omzu kapi kirisinin kenarinda ayaklarini diredigi zeminde yikilip kalkarak itmeye calisiyordu.  `Yardim edeyim mi dedim `. Zaten buraya hepsi kadardi, cekme servisi gelip alacak zaten dedigine ondan evvel ben ona tüm ictenligimle ve kalbimle tesekkür ettim.
 
Yolun sonuna dogru iki yakasi dökülmüs yapraklar dolusu dev agaclarla bulvarlanmis kenar kaldirimlardan giderken , arabasindan indirdigi cocugun kücük ellerini tutan babasina `ille onu ordan alip indirmezsen surdan suraya adimimi atmam ` cigliklariyla sizlanip aglayisini oraya daha önce birilerinin dalin ucuna bagladigi ve rüzgar estikce sallanan YALANCI EMZiGiN  ` pembe renginden dolayi kendinin oldugunu saniyor ` diyerek caresiz baska yolu yok gibisine cekip yoldu kopardi adam boyu yüksekligindeki emzigi cocugun babasi.
 
Artik herseyin servisi otomatik cerceve, kutu  veya dolaplardan yaya..! Tren bileti alirken,  annesinin istasyona kadar getirip vedalastigi onbes yirmi gibi ve civari arasi gencin bakti gördü beni dügmeden dügmeye dokunup tusladigimdan bir sonuc alamadigimi `bozuk para olmadan paranizin üstünü vermiyor otomat. Bence banka kartinizla deneyin  isterseniz daha kolay halledersiniz ` yardim severligini yakinimda tutarak, hareket yeri aktarmalari ve nerden nerelere bosluklarini O`doldurdu. Isi islemi biten bilet kutudan asagi düsünce de, daha ben ona kafami kaldirip minnete sükrana davranacakken O`bana simsicacik gülümseyisler icinde rica etti teskkürlere bogdu beni. Ilk aktarmadaki yerde doktor muayenes biter bitmez okuluna dönecekmis gibilere konustuk laflastik derken cikti geldi tren.
 
Trende cürümüs gürgenler devrilmis tomruklar bir görünüp bir kaybolan patikalar yalniz evler büklüm büklüm akip dolanan caylar dereler pencere kenari seyrindeyken; oturdugum yerde Edebiyat aklimin bilinc ve bellegi gönlümün sayfalari elim kalem defterde olmasa bile kendi fiilinde bildigi gördügü duydugu ve taniklik ettigi dünya hayatina,özgür idrak ve iradeli bireysel kimlik ve kisilige, ilgide iletisimde karsilikli özgün saygin nitelikligi tartip dengeleyen emeklerle derlenmis yorulmus paylasma zenginligine,  hayati derecede degerli toplumsal duyarliliga ve yapaysiz yapmaciksiz tüm onur ve itibariyla kendine özgün insanlik gercegine dair harflerden heceler siralayip duruyordu hem duygularim hem de düsüncelerim.
 
Cünkü yapraksiz yemissiz agaclar dahi dogal dengeler degerinde varligiyla dünya güzelligini bezeyip doldurdugu hususa ve cesitlilige anlamli kimetli vazgecilmezdi. Ve sadece kiligi kalibi kiyafeti üstlenecegi rollere göre sekilsel bicimlere girenlerin romani yapilip , hikayesi yazilip, filmi cevrilip, siirleri bestelenecek diye ne müzigin sarti vardi, ne de edebiyat sanatin kaidesi kosulu.
 Bu bakimdan ELESTiREL yorumlarla; ister yergi ister övgüye dair sözü savi her ne yanda veya yönde olursa olsun henüz söz yazi filim serit makara kesit ayrac ..heykeltrasin hamur camurlardan ilk oyarak kaziyarak yahut yapistirarak yontmaya basladigi tortopakligi övenlere kanip aldanarak kendini hic kimsenin erisemeyecegi kadar essiz emsalsizin en yüksek ve en yüce doyum noktasina vardirdigina sabitleyip kilitlemesi gibi, imrendigi hayranliklari kusursuz ilahligin tanrisiymis gibi kendinden vazgecerek en ilkel savrulmalardayken hic bir gercekci elestiriye ilgisi, alakasi ve tahammülü olmamak, metin manzume roman makale siir..türü ve konusu her ne olursa olsun etrafini donatan yapay yapmacik ve sahteligin yaldizli ödüllerle birinci gelmeyi bogarak ve  üfürdügü yere devrilip düserek; kendini kendinden baska herkese ve herseye sabitleyip kilitlemenin tesvik eden yanlislarina pirim vermesinden baska bir sey degildir. Buradaki kör kafes kisir döngü ve karanlik dügüm, asla insani kendine özgün; özüne sözüne yazisina diline özgür; karsilikli paylasimin samimiyetine onuruna ve itibarina bellegi birikimi deneyimi kendi emekleriyle kazanip olgulastigi ÖZGÜVENLILIGI akesinlikle büyütüp gelismesi mümkün degildir insanin. Her yalan yanlisi görmez duymazdan gelerek tahammül edemedigi sorgulayici ve irdeleyici yakinlasmayi ve yorumlamayi daha ilk ilisen dokunuslara  sanki en kutsallarina müdahale ediliyormus gibi altyapisini besleyen hicligin disa vurumunda kontrolünü kaybetmis basibozuk refleklerle saldirir, kizar, köpürür, küser, alinir, ice kapanir, disa savrulur  ve karsilastigi kendisiyle yüzlesmeyi sindirip tasiyamayarak kopyalandigi taklitciligin en bilinen foyasini sakladigi kabusunu uyanir.
 
Sevkini kirmamak adina veya küme kalabaligi etsin kaygisiyla herkesin cikarttigi yukardan düsürmeyen karsilikli övgü ödünclerini hediyelesirken de, kisa, kisir soyut ve hepsi birbirinin aynisi tek cümleyi gecmeyen markajlayip mühürlemelerse samimiyeti olmayan göstermelik ve görsellik ziyaretine ceyrek altin takislari gibi otomatik sallamalarsa, inceleyen, irdeleyen, soran ve kisinin paylasim ortakligini ve tanikligini  sayglayan yorumlarla hic bir ilgisi alakasi yoktur. Aslinda da böylesi yaklasimlar yalan tesvik övgüleriyle yordugu emegi ortaya koyani matraga ve maskaraya sararak bir cümle ötesinde hic bir deger zahmete kendini ayiracak yyakinligi ilgisi gercekligi olmayan ve tiye alip dalga gecercesine güdülen cabayi oldugundan cok daha körlüge baglayarak; ona iyilik degil kötülügün de en büyügünü yapmis olur.
 
Bana gelince eger bu ilgi itibar hassasiyette degilsem ismi adi adresi neresi olursa olsun hic bir yere ne ugradim ne de ilistim. Görselligin ve gösterisin kuaför kataloglarinda gördügünün - ismi cismi isterse edebiyat müzik sanat olsun hayatini ve kisiligini kaybetmis kimliksizligi alip satan serbest piyasa vitrinciligin  kiskirttigi gibi kaliba giren, kamciladigi gibi col cocuk dede ebe genc ihtiyar profillenen insan yapimi ve toplumsal bozgunlar sürecinde  kendiden haric herseye benzemeye can vererek- aynisi olmaya calisan kitlik kiranlarindaki yerle bir olusun düzlemsiz dengesizliginde  hele,  ugradiysam eger yukardaki saydiklarimi en az ismim kadar bilerek cogu zaman ters tepki gördüm, yazdiklarimin kimieri silindi, `adam buraya ilisti gitti bizim birincilik `gibilerden ardim sira kim bilir ne ayaz laflardan dayak kötekler yedim.
 
Bana gelince zaten hic kimsenin neredeyse hic birsey okumadigi; veya hayran olup tapindiginin kirini dibini kaziyarak ordan derme catmalarini kendi olmamis ve olusmamis haline kostümleyip vitrinledigi ; veya kituplasmis saplantilarin buyurdugu kadarinda kendine noktayi koydugu; ille anlasilayim diye ne bir beklentim, umurum , arzu, talebim olmayan; her yazdigimi anlasilmasi zor, okunmasi uzun mesele gibisinde kaypaklik ve kaytarmalara daha  ilk satirinda yazdigim gibi birakanlarin ne övgüsüne ne yergisine zamani yaziyi sözü mekani defteri kalemiyle birlikte  bos verip birakmadigim, duygu düsünce akil fikir hayal tanikligimda biriken nem varsa zaten ilgsi samimiyeti olana haddinden fazla anlatmisimdir. Bu yüzden her yazdigima olasi yapilan yorumlara -tekrar ve uzuunca sayfalar ve satirlara mal olacak olan; ve belki de yine ilgili kisinin gerek umruna gerek aklina gerek gönlüne tek hecelik durum vaziyet degisikliginde bulunmayacak olan-  hic bir yerde hic bir zaman tekrar dönmedim.Her kim  yazdiklarim veya paylastiklarim üzerine ne edindi cikardi anladiysa kendi kendisiyle basbasa biraktim.
 
Kuskusuz benim buralarda olmamam bu sebeple kendi bildigine haricten gazel okumadaki sabitligin cok da büyük nazarinda itibarinda herhangi dereceden bir önemi olmayacaktir. Sevgi saygi onur dil tarih cografya edebiyat sanat …diye saymakla birtmeyen insanlik deger adina yerini yurdunu kalemini kitabini ve ilgili duyarli insanini arayan incelik ve akil fikir duygu düsüncelerle özgür iradede özgün kisilikte dünyalar güzelligine kendini yoran gönüller dolusu nazikliginse cooook..! Dileyenin görsellik ve gösteris keyfiyetine birinci secip begenen egim büküm kivrim kivranislarinin dolgusuyla yapilmislarindan meydana vitrine carsiya bazara ve  gelen degil, tam tersi, akil fikir ve gönül isiydi sanat edebiyat cünkü.
Katki sunmak, deger ve farkini katmak, insanligin toplumumuzun güzel ülkemizin ve sevgili Türkce`mizin dili dagarcigi birikimi mirasindan aldigimiz oldugumuz bildigimiz akil fikir bilgi birikimler mirasiyla, bu titizlikteki bu saygin yerde, onurlu duyarli maksat niyetlerin yordugu emeklerle  bende olan bitenleri buranin sofrasina iletip paylastirmaktir onca maksat niyetim. Hayirlisiyla..ve herkese tekrar tekrar sonsuz tükenmez sevgiyle..!
 
Ve civcivlerini kümeste diger tavuklar yanasinca kükreyip kovalayan tavuk, yavrulari tel örgünün önünde ardinda bölünpnce bir o tarafa bir bu carafa cildirmis gibi cirpinarak; catal yürekliligin…iste deme gitsin
 
Koltugun karsi oturani, yan komsusu, kisa tanismalarin kücük hikayeler, ralara inan binen bavullar, verilen mola araliginda sicak soguk sekerli sekersiz tadimlik atistirmaliklara sehirden sehire, ülkeden ülkeye, her istasyonda sabah ögle yatsi ve yeniden sabah derken, afa daldik bakin..! Libzon`a varmis gitmisim bile..!
 
Seyfi Karaca…….Ekim / 22
( Edebiyat Evi Hali Vakti Huzurunda 2 başlıklı yazı Yeldegirmeni tarafından 14.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.