Arkadya Günlükleri 24.08.13 Cumartesi
Bu gün yeni evime yerleşebildim. Ah bu taşınma belası ne büyük yorgunluk. Geçen
hafta kızımın düğününü yaptık, bu hafta taşındık. Daha evimde bir gece
kalamadım. Annemdeyim. Dün gece eşimle oğlum ilk defa kaldı. Ben gündüzleri
eksikleri tamamlamaya çalışıyorum
Hatun günlerce temizlik yapıyor, bir yandan
yerleştiriyor, bir yandan bana kızıyor.
Müstakil ev benim hayalim. Sonunda hayallerime kavuştum. Şimdilik bahçeye hiç
el vuramıyorum. Apartmanda gibi yaşıyorum. Sular idaresi loğarı yeni bağladı. O
sırada arılar saldırdı yarım bırakıp kaçtılar. ''Sen tamamlarsın'' dediler. Bir de
numarayı sordular, ben de kuzu kuzu söyledim. Faturaya yansıtacaklarmış. Tam bir
soygun; şu ana kadar 1200 lirayı geçti masrafım, hala da daha faturaya
yansıtmaktan bahsediyorlar. Hatun bana kızıyor ''sen onlara üstelemiyorsun'' diye.
Kimse işini tam yapmıyor, paraya gelince dünyayı istiyorlar.
Akşam yeğen aradı Seka Parka gidiyormuş ‘sen de gelir misin?’ dedi 'eylem
varmış.’ Yorgunum’ dedim. Hatun gitmek istiyor, ‘stres atarız’ diyor. ‘Ben bu
halde gidemem ‘dedim ‘psikolojik olarak hazır değilim.’
Sabah bana da mesaj
geldi. Şevki Yılmaz konuşacakmış dualar edilecekmiş. Bu eylemler bana göre
Türkiye’de kalkışılacak olan bir derin darbeye karşı güç gösterisi ve uyarı
niteliğinde. Evet, ben de katılmalıyım aslında.
Rabiat'ül-Adviye benim çok sevdiğim bir kadın evliya. Çocukluğumda onun filmini
izlemiş ve kızımın ismini ondan ilhamla Rabia koymuştum. O film bende İslami
manada ilk fikir kıvılcımlarının uyanmasına sebep oldu. Başrolde Fatma
Girik vardı. Şimdi bu eylemin o meydanda olması bende sıcak bir yakınlık,
candan bir alaka uyandırıyor olsa da şu ara başımda olan gaileler beni olayın
dışına iter gibi olmuyor değil.
Annemin her günkü şikâyetleri, eşimin bitmeyen dırdırları bana her şeyi
unutturuyor, üstüne üstlük borçlarımın yükselmesi, tayinimin çıkması beni bunca
değişiklik içinde şaşkına çevirmiyor değil.
Kafam hiç rahat değil, unutkanlıklarım arttıkça arttı. Her şeyimi kaybediyorum.
Çevremi, dostlarımı, alışkanlıklarımı, kendimi toplamaya, yeniden toparlanmaya
çalışıyorum. Aklımı toplamaya, düşüncelerimi dağıtmaya çalışıyorum.
Şiir yazmaya zorunlu ara verdim. Çünkü o ortamı bulamıyorum artık. TV’yi
bağlayamadık. Müthiş bir sessizlik hâkim evde. Balkon serin. Karşımda İzmit’in
ışıklı manzarası. Ben yazımı yazıyorum. Şimdi tarhana çorbası içtim. Müthişti.
Etraf yemyeşil. İnşallah bu doğal manzara bozulmaz. Börtü böcek gırla gidiyor.
Hatun tiksiniyor. ‘Hayvanlardan zarar gelmez’ diyorum ‘sen insanlardan kork.’
Evin yolu yeni açıldı. Ben bin bir zahmetle açtırdım. Devamını getirdiler
zenginler. Adamlar direklerine lamba bile taktırmışlar. Büyük bir site
yaptırıyorlar, galiba havuzlu olacak. Sondaj vuruyorlar. Ey Allah’ım para nelere
kadir.
Şimdi havuzlu siteler moda. Bir yakınımız arsalarını kat karşılığı müteahhide
devretti.100 daire aldı; çoğu kendinde 10 ar daire dağıttı 4 oğluna. İçlerinden
biri benim eniştem. Düğünüme gelmedi ,sonradan aradı 'pikniğe gitmişlermiş de
gelememişler.' Adamın özrü kabahatinden büyük. Hiç olmazsa öyle söyleme be adam.
Öyle kırdı ki, özellikle bu söz kalbimi. Çocuklarının düğününe gittim. Biri
öğrencimdi zaten. Yazık yazık. Dindarlığı sorsan kimseye bırakmazlar.
Geçenlerde babası da havuza giren çıplak kadınların evinin yakınlarını
sardığından bahsediyordu.
'Arsalarını verirken neredeydin' diye sorasım geldi ama soramadım. Bir arkadaş
mesajla haber alıp geldi. Gelmeyen gelmiyor, ne yaparsan yap. Adamın yedi
sülalesinin düğününe de gitsen faydası yok. Dünyanın hediyesini götürsen de
faydası yok , o seni adam yerine koyup gelmez. İçimden diyorum 'acaba cenazesine
de mi kimseyi beklemeyecek mi bunlar' . Nasılsa parayı da bulmuş. 10 daire 600
liradan ayda 6000 TL gelir var, ayrıca emekli maaşı. Oh yan gel Osman, bir araba
bostan. Sorsan ömrü boyunca insanlara akıl vermiş, öğüt vermiş insanlar bunlar.
Kıpti’yi vali yaparsan, tutar babasını asar.
Ahmet Kemal