Yorgunum be hayat. Ceplerimi karıştırıp bakıyorum; cebimde
ne kaldı diye senden yana? Koskocaman bir hiç... Bu absürtlük ve bu başıboşluk
beni kaç yerden birden bıçaklıyor. Kırgınım be hayat sana. Bana ne verdin,
senden ne aldım? Koskocaman bir hiç... gözyaşlarım bile kendi cehennemimde
kaldı. İsmine kader dediğimiz kaç cenneti çaldım başkalarının kirpiklerinden,
bir bilsen... kaç asırda bin yaprak döktüm kendime... hiç kimse anlamadı, kimse
anlamadı, ben de anlatamadım kendime kendimi. Sana kırgınım be hayat. Bu
duvarların cehennemi bir tek bana aynı; rüzgarda eğilen kimsesizliğim senden
kaç yaprak çaldı bilmem... üzgünüm be hayat. Her defasında sana gelip, uzanıp
bir çırpıda yine kendime çarpıyorum. Sarhoş şiirlerin üvey evlatları dolanıyor
başımda. Ben bu değilim biliyorum, kimseyi kimseden çalıyorum. İnsan en çok
hatalarına doyuyor, hatalarıyla doğuyor. Ben bir tek kendime doğamadım, gözüm
ayamadım. Beterim hayat, üstüme kaç yorgan döşek attılar da oralı olamadım,
kurtaramadım kendimi kendimden. Masalsı cennetlerin kırık kapısında kalbine
porselen süsü verilen oldum. Perperişanım hayat, amaçsız tosladığım sana iki
gözüm iki çeşme yanlışlar örüyorsun. Üstelik ben ağlarken sen hep gülüyorsun.
Tütünlerde yok oldum hayat; kaç pansuman sana bana gerekmedi ve kaç yanlış beni
kilitledi sorma. Müdavimi yalnızlık kalbimin, kirpiklerime de dokundu. Sersefil
yollardan gittiğim hatalara embesil utanışların türküsü yazılıyor, gidiyorum...
Dilara AKSOY