Beyaz tebeşirlerle çizerler
Düştüğüm yeri…
Aç artık gözlerini:
Yıkıldığım kelimelerden inşa ettim
bütün şiirleri…
Üzerinde önlüğü eskimiş bir işçi
Bazen masumiyetinin baharında kadın
Hiç hiçine ölüyor…
İşte o anda
Yeni fark ediyorum gözlerimin rengini
Kızıldan griye dönerken
Hayatın ilkbaharında
Üzerime kokusu siniyor
Gazete kupürlerinin…
Sonra
Utangaç yanaklarımda uyanıyor
sabahlar…
Sûfiyem;
Gözlerimde böğürtlen yazı,
Parmaklarım sonbahar,
Dudaklarım geçmişinden içmiştir
ayazı.
Saçlarımda infazsız fırtınalar.
Ama hep bildim kendimi
Yanaklarıma yakışmadı kırmızı
Tanıdım çatlamış aynalarda
Bu talihsiz avazı…
Sessizce
Öpüşmeyi bilmeyen şiirleri
özgürlüğüme astım…
Sûfiyem;
Adımlarımı Âdem’den öğrendiğimi
Söylemedim hiç kimseye
Havva’ya koşarken düşe kalka
Kalbimizi çalan hırsızı sevdik
Gönlümüzün aşk yakarışlarında
Volkan olup aktı Havva…
O kadar çok sevdim ki
Üstüne bastığın yolları kirleten
kuşlara küstüm.
Sûfiyem;
Evrenin kayıp kelimelerinde
Sağır kulaklarıma şerh düşer
sözcükler
Bilemezsin
Boynuna yakın bir coğrafyada
İsmine üşüşen kelimeler
Tutuksuz yargılar beni
Hep derim zordur diye
Sessizliği dinlemek
Sessizliği konuşmak,
Sessizliğe kavuşmak…
Görüyor musun
Yüreği tenha bakışlarımda, hayatı
esir ediyor dudaklarım…
Sûfiyem;
Bilirsen ya ateş ya gül bahçesi olur
Göğsümün orta yeri…
Görebilene
Cehennem de oradadır
Cennet de orada
Cehennem oradadır
Cennet de orada…
Göremiyorsan sus artık
Uykularımı bari uyandırma…
Âdem Efiloğlu
Seslendirme: Kevser Baysal
Teşekkür ederim :))