Felekten bir gün çalayım istedim
Ve kendimi alıp çıktım yola
Yanımda vardı eşim
Yolculuk pek çok zor olmadı
O benim zevkli işim
Giderken süratle asfalt yolda
Aklıma takıldı şu yalan Dünya
Kırık penceremden bir nazar attım ona
Nerede yer bulmalıyım diye Kendime
Bir soru takıldı aklıma
Aklımı, aklımla sorgularken
Bir filozofun sözü vurdu oltama
“Okunacak en büyük kitap insandır” demişti bilge
Öyleyse ben beni okuyabilir miydim
Sordum kendi kendime
Bir düşüneyim dedim
Ve kendimi Okumak isterken
O’nu gördüm
Birlikte oturduk sahilde
Sıcak kumların serin sularla öpüştüğü yerde
Aynı gözle baktık mavi Deniz’e
Kıyı boyunca uzanan engin suları
İçinde gezinen küçük balıkları
Kıyıya vuran kumu
Kuma uzanan onca insanı konuştuk
Denizin bittiği yerde
Ormanı, Çam ağaçlarını
Ağaçların dalında saz çalıp şarkı söyleyen ağustos böceklerini
Ve hamakta yatan adamı
Çekiştirdik birlikte
Sincaplar cirit atıyordu dalların üstünde
Ona da değindik bir nebze
Gördüğüm sırları seyrederken gönül penceremden
O vardı hep yanımda
Bakıyordu gözlerime
Dokunuyordu elime
Gülüyordu yüzüme
Riya yok sözümde
Hiç abartmıyorum
Yazdıklarım bire bir doğru
Kıyının güzelliğinde
Deniz’in renginde
Güneşin kızıllığında
Kumun sıcağında
Ağustos böceğinin sazında
Semaverde demlemiş çayın renk ve tadında
Çam Ağacının iğne yaprağında
Esen rüzgârın kanadında o vardı
İşte tam orda duruyordu
Sonsuz ilim ve irfanıyla
O’nu gördüm O’nu bütün ihtişamıyla.
: 30.6.2009 13:46:00