Kin ve nefret yok satıyor, bayram etsin öç bugün
Makul aklın nazarında hâlimiz hâl-i cinnet
Sevgi dili ok atıyor çare için geç bugün
Sohbetlere yön verince siyasî mülahaza
Şeytan söze kem ekliyor, dem geliyor vaaza
Sıkmak için kalkan eller yapışınca boğaza
Serde mertlik kaş çatıyor; kolay ise kaç bugün
Ne rahmete susayana, ne de kapı çalana
Bu devirde "su" kuyusu, "hak" dayısı olana
Ayrık otu sarmış yurdu rastlamadım yolana
Çağ hükmünü dayatıyor; ferman ehli güç bugün
Vahdet denen yâre yârken kavm-i necip ecdadım
Tarihlere destan idi attığımız her adım
Dile kârım can kırığım... hıçkırığım... feryadım
Gam içimi kanatıyor; haram her sevinç bugün
Ben desen ki; "her mevsim yaz, yeis ile yok işim
Kandil'deki, Gabar'daki, Cudi'deki kardeşim"
Hilâlime yan bakarken avladığım her leşim
Tam tersini anlatıyor; hain, alçak, piç bugün
Ne doğumuz tekin bugün, ne batımız, ne güney
Şahidimdir dertli udlar, acı acı çalan ney
Şan şerefli mazimizden avcumuzda kalan şey
Ruhumuzu karartıyor; koskocaman hiç bugün
Her düştüğüm girdabından kurtulup direndiğim
Yeis yine sırıtıyor yetiş Yâ Güvendiğim
Hece hece dil dökerek teselli dilendiğim
Bahtım çamura yatıyor; umut vermek suç bugün