Aşkı anlat dediler, ben gibi bir bilmeze;
Nasıl desem bilmem ki, yeryüzü aşka
handır.
Nasıl da bulmuş beni, aşktan yüzü gülmeze;
Yüreğini
titreten, elbette bir canandır;
Âşık oldum diyorsan, aşkı aşka inandır…
Yemekten içmelerden, kesilir kaçarmışsın;
Ne sorular sorulur, hepsine susarmışsın;
Aşk aklına düşünce, nasıl da uçarmışsın;
Onu gördüğün zaman, en müstesna zamandır;
Âşık oldum diyorsan, aşkı aşka inandır…
Hissettiğin ne varsa, vermezmiş aşkın tadı;
Elbette âşık olmak, her kişinin muradı;
Huzurunda saf tutar, tek hece işte adı;
Nasıl desem bilmem ki, yeryüzü aşka
handır.
Âşık oldum diyorsan, aşkı aşka inandır…
Bana göre her yerde, İstanbul, Paris,
Musul;
Günü yok mevsimi yok, var mıdır onda usul;
Yağmur ol bulutlardan, gel süzül usul
usul;
Vuslat sevda oduna, tarifsiz demde nandır;
Âşık oldum diyorsan, aşkı aşka inandır…
Aşk ki ol karanlığın, sarsılan uykusunda;
Evrenin her renginde, benzersiz
duygusunda;
Çiçeğin kokusunda, toprağın buğusunda;
Tükenen nefeslere, ab-ı hayattır candır;
Âşık oldum diyorsan, aşkı aşka inandır…
Ölmez imiş âşıklar, ölen varsa âdemdir;
Damarında akan kan, gözlerinde hep nemdir;
Öyle boşa sallama, aşk dediğin son demdir;
Söylenmez ulu orta, o yürekte nihandır;
Âşık oldum diyorsan, aşkı aşka inandır…
Âdem Efiloğlu