KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
VEFA
Vefa, yaşanmışlıklara saygı duymak ve birçok şey paylaştığın insanları hatırlamak demektir. Geçmişini ve eski arkadaşlıklarını çok çabuk unutan kişiler ise ''vefasız'' olarak nitelendirilir.
Sözlerinde duran ve geçmişini
unutmayan insanlar içinse ''vefalı'' ya da ''vefakâr'' kelimeleri kullanılır.
TDK'ya göre vefa kelimesinin üç farklı anlamı
vardır:
İlk Anlamı:
Dostluk ve arkadaşlık
ilişkilerinde süreklilik sağlamak, arkadaşlığın kıymetini bilmek.
Tasavvufta vefa, sözlük anlamında değil terim
anlamında kullanılır. Kulun, Kalu-Bela'da Allah'a verdiği sözü tutmasına vefa
denir. Tasavvuf inanışına göre Allah ''Elestü Bi Rabbiküm'' (Ben sizin Rabbiniz
değil miyim) diye sormuş ve tüm ruhlar da ''Evet'' cevabını vermiştir.
İnsan, dünyada olduğu süre
boyunca Rabbini zikrederek ve ibadet ederek hatırlamalıdır. Bir gün dönüşün
mutlaka O'na olacağını bilmelidir. Bunu bilmeye de ''vefa göstermek'' denir.
Vefakâr olmanın, yani sırf
Allah rızası için sevmenin mükafatı büyüktür. Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat
etmektir. Arkadaşa yaptığı iyiliği az görmek, onun yaptığını çok bilmek
vefadandır. Vefa demek, gerek hayatta iken ve gerekse öldükten sonra sevgi
ve ilgiyi devam ettirmek demektir.
Vefa, sevgide devamlılık
demektir. Vefa demek, ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Arkadaş, öldükten
sonra, onun çoluk çocuğunu, yakınlarını sevmek, onlarla ilgiyi kesmemek de
vefadandır. Müslüman vefakâr olur. Vefakâr olmanın, yani sırf Allah rızası için
sevmenin mükâfatı büyüktür.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Kıyamette hiç bir himayenin bulunmadığı zaman, Allahü teâlânın
himayesinde bulunacak yedi kişiden biri, birbirini [sırf Allah rızası için] sevenlerdir.)” [Buhari]
Vefa, dostlukta,
bağlılıkta sebat etmektir. Arkadaşa yaptığı iyiliği az görmek, onun yaptığını
çok bilmek vefadandır.
Vefa demek, gerek hayatta iken ve gerekse öldükten sonra sevgi ve ilgiyi
devam ettirmek demektir. Ölen bir kimseye az bir vefa göstermek, hayatta
yapılan çok iyiliklerden daha makbuldür. Çünkü insan, hayattaki arkadaşına bir
iyilik edince, belki bir karşılık bekleyebilir. Öldükten sonra yapılacak
iyiliğe riya karışması zor olur. Ölüler için dua ve istigfar edilir. Yapılan
iyiliklerin sevabı bağışlanır. Hayattaki akrabalarına, dostlarına iyilik
edilir. Peygamber efendimiz, ihtiyar bir kadına ikramda bulundu. Sebebini
soranlara:
“Bu kadın, Hatice hayatta
iken bize gelir giderdi. Ahde vefa, dindendir” buyurdu.
Arkadaşın dost ve
akrabalarını arayıp sormak vefakârlığın şartlarındandır. Onların haklarına
riayet, arkadaşa ikram etmekten daha kıymetlidir.
Vefasızlık
şeytanın hoşuna gider. Mesela arkadaşlar arasındaki sevginin azalması,
kırgınlığın zuhur etmesi şeytanı çok sevindirir. Şeytanı sevindirmemek, onun
oyununa gelmemek için vefakâr olmalı, arkadaşın kusurlarını fazilet,
hakaretlerini de iltifat kabul etmeli. İki arkadaştan biri, diğerine sert
bakınca, şeytan sevinip oynar. Allahü Teâlâ:
“Şeytan, aralarını bozmaması
için, kullarım güzel konuşsun!” buyuruyor. (İsra 53)
Onun
için kırıcı ve üzücü konuşmaktan ve sert bakmaktan uzak durmalıdır! Allah
dostlarının duruşu bile sevgi telkin eder. Böyle bir kimse, makam sahibi de
olsa, eski arkadaşlarını arar. (Kerem sahipleri, darlık zamanlarında
kendileriyle düşüp kalkanları, genişlik zamanlarında da ararlar) denmiştir.
Samimiyet!
Tertemiz bembeyaz tortusuz hayat,
Dostların geçtiği yol samimiyet,
Amasız fakatsız korkusuz hayat,
Yıkmayan dökmeyen yel samimiyet!
Alnı açık gezer dümdüz saflarda,
Hiç hilafı olmaz asla laflarda,
Her zaman her vakit gözü aflarda,
İnsanca uzanan el samimiyet!
Göründüğü gibi gezer dolaşır,
Gönüller fetheder cana ulaşır,
Muhabbetlerle her yana ulaşır,
Sevgiyle sarılan kol samimiyet!
Kafanın içinde art niyet yoktur,
Aslından süzülen berraklık çoktur,
İçilen süt gibi bembeyaz aktır,
Riyaları silen sel samimiyet!
Kalpleri fetheyle Yunus misali,
Ahlakta irfanda Yusuf emsali,
Canlara canlar kat Leyla timsali,
Düpedüz dosdoğru kal samimiyet!
Elinle dilinle kimseyi kırma,
Şefkat kanadı ger bîgane durma,
Günahı setreyle yüzüne vurma,