Toplumlarin
ortak akil fikir hafiza bllek bilinc dil konusma iletisim kazanim ve
paylasimlarini nitelikli, cagdas, kalici , gercekci , inandirici ve samimi
huzur güven ve istikrara baglayip büyüten en baslica servet zenginliginin
basinda Kültür-Sanatin geldigi, degismez ilkelerin degisen kosullara dayanikli
direncli bagisikligi saglayici onur hak adalet saygi sevgi ahlak cesaret
özgürlük dürüstlk dogruluk liyakat özgüven gibi sayisiz degerler toplaminin bilimsel
egitimliligiyle kiside ne kadar kimlik kazanan karakterlilige direk ve dogrudan
ilintilidir.
Yorucu
zahmetlerinden üsenip yüksünmeksizin kisiyi kendi özgür iradesine egitip
ögreten HUKUKUN ÜSTÜNLÜGÜ ilkeselligiyle cevresine dogasina gecmisine
gelecegine toplumuna dünyaya insanliga ve deneyimli degerler birikimlisi kendisine
her konuda sorgulayan akil fikir idrak dirayet duygu düsünce - yol yöntem
bulmada hic bir zorluk cekmeyen- ve algilarin sahibi insan degerliligi, ögrenerek
büyüdügü hayatin hic bir kör kurak kirlenme bozulma dayatma rüsvet pirim tehdit
baskilama ve etkilesimlerinde takilip kalmayan özgün, duyarli, titiz, saygin,
onurlu, kararli, azimli, inancli, birikimli, hünerli, becerikli, ve donanimli zenginligin kimligini yasar ve yasatir.
Aksi
haldeyse bellek ve bilinc altina özenle narkozlanmis UYUSTURUCU ve ALISTIRICI
afyonlarla, kolay yidilip güdülebilirligin gördügü duydugu baktigi bildigine veya
bire bir taniklik ettiine dahi kendi varlik bildirimi ve özgür iradesi olmayan buyrulmus
kodlamalar esaretinnde kökten kapalililigin, GERCEKLIK DUYGU DEGER ve DÜSÜNCELERiNi
kaybetmis, hic bir kosulda itirazi
tepkisi sorgulamasi mümkünsüz yozlasmalarin ve körelmelerin kulu kurbanidir
insan.
Böylesi
durumlarin her kosulda isler calisir ve gecer akcesi ve yakit tanki, herkesin hic
bir toplumsal yasam ortakligini dikkate degere almayarak icabina keyfine nasil
geliyorsa, basina buyruk kendince dogrularinin kul kurbanligina saplanip
dayatarak, sonu gelmeyen bozulma parcalanma soguma ve kopuslarin bütün
degerleri yerle bir olmus ve herkesin birbirine kendini baskiladigi gecimsiz mutsuz dengesiz düzensiz insan sekilci
sembolcü güc gösteris bagimlisi özenti tipini ve doyumsuzluk iliskilerini
hortlaklasir insanlik dünyasi ve toplumsal hayat.
Sanayinin
endüstrileserek koldan yandan bütün kosullari kendine baglayarak Tüketim
Cilginligini körükleyeren kiyametlere ilerlemesi ve sanatin ilimin kültürün
bilimin teknolojinin satilik söhretlilige zirve yapmasiyla insan duyarliligina
dar hic birseyi sag diri saglam ve hayatta birakmayan bütün bu yikim tahsilati,
daha da sarmal sapkin acimasiz soyut yapay sahte ve azgin iliskilerle, kurulu
tezgahta algisi ilgisi kökten beri kundaklanip kodlanmis KUL KURBANLARIYLA
birlikte alip satanlarin soygun sömürü
vampirligine ve asosyal tüccarligina servet
kaynakligi eder.
Yalanlarla
alisip avunarak seyrettigi dünyayi ve hayati yikima sürüklenisini uzaktan
seyretmenin suni tenefüslü nester atma isine soyunup girisen TANZIMAT´la
birlikte, Emirgan`lardan Gülhanelere Saray ve Saltanat Bahcelerinde okunan (
fermanlari okuyan ne Türkiye Cumhuriyet`ydi ne Atatürk ) yenilgi buyruklari
nitelikli Humayunlar ve Fermanlar`la beraber, Sinasi-Namik Kemal cabalariyla
TERCÜNAN-I AHVAL kendine göre dilde yazida yük ve yükümlülük üstlendi.
Yikimin
önlenemez topuklayip gidisini bu damarlara bagli ZIYA PASA artik köklesmis urlasmis
yerlesik ve yaygin Dogu-Bati, yergiyle
övgü, ilimle cehalet, ihmalle imar, haramla adaletin, ihanetle dogru
dürüstlügün temel celiskilerine dayali keskin ayirdimini gözledigi yasadigi ve
taniklik ettigi gerceklige dair yazdigi Gazelde :
„ Diyar-i
küffari gezdim beldeler kesaneler gördüm
Dolastim
mülk-i islam`i bütün viraneler gördüm
….
Cihan
namindaki bir maktel-i ama yolum düsdü
Hükümet
derler anda bir nice sal-haneler gördüm „
Gazel,
sürükleyip götüren korkunc ve kacinilmaz yikimin buhranli bunalimli
girdaplarinda bogulmus tükenmis insan tanikligiyla, duygusunu düsüncesini kime
ve nereye yazacagini bilmeden derin
dipsiz karalik vilinmez belirsiz kivranip duran boslugun hali diliyle, yikim
günleri cekip sürükledikce yaklasan felaket ve kiyametin habercisi - acidigi
yerleri henüz duyarak yasayan insan kalbiyle- niteligindedir.
Ordan
ötesi, ilerisi arkasi gerisiyse …:
Diledigi
renge istedigi cismi boyayip süsleyen, tarifi tanimsiz anlamsiz ve
avareliklerle dolu sekli surati davranisi kendini tarif etmeyen maskesini
mahluklugunu; her yetkiye sahip olanlarin sergiledigi yoksul sefil baskilayan
yozlastiran özenti ve imrenti esaretindeki, „ ben böyle yaptim bozdum sen
kendinden sana ne, „ zorbaligini ve despotlugunu dayatarak; yalandan polümden
uyarli ayarli muhalifligin önce üstün körü karsi cikip, sonra insanlarin
sefaletle süründügü beklentilerini hep yenilgiyle sonuclanan siyasi tezgahta
bosa cikararak kaniksanmis sürekli kayip yitik yikim ve degersizlik bagisikligini
oldugu gibi kabullendiren siyasi istismarciligiyla, her haydut harami dayatmasina
dolaysiz ve direk ortaklikla destek ve yardimci oldugu…
Her
deneyim ve birikim, kaniksanmis aliskanliklarin besleyen barindiran
BAGISIKLIGINI örer dokur gelistirir ve donatir. Olumlu veya olumsuz
gerekcelendiren bahanesi ne olursa olsun Adanmislik, körü körüne kul kurban
olmalarin sürekli alt yapisi saglanm ölümcüllerini yasayarak provali deneyimli
yokluk ysefalet aci keder kaygi korku endise gibi ve pek coklarina narkozlanmis
bilinc alti dolgulari yapilip yerlestirilerek - morg hali süreklilik arzeden –
operasyon sancisini bile hissetmeyen; cinnetini kahrini kederini cilesini
zavalliligini överek vazgecilmez yasam nafakasi sayip bilmeye fakir fukaraligi
kutsayanlarin soygun vurgun sömürü talan
ve yagma gözdesi olmayi kendine onurdan ve itibardan sayar.
Cay simit muhasebesiyle milyarlar
tirilyarderlerin servetine sarayliligina mezun olup terfiye edenlerin nerde ne
zaman neye kirilma bozulma dagilma veya sonsuza kadar tepkisiz sessiz tanri
bildigi yagmaci sömürücü vurguncu yolsuz haksizlik sultasina ve imtiyazli
haramilige ADANMISLIGA ebediyyen özel operasyonlarla akli fikri iradesi bellegi
bilinci hafizasi uyumlu kulluk kölelige sartsiz kosulsuz baglilikla
narkozlanarak ( kendi gecmislerinden geldikleri yeri, yüksek ücretli Bop
tezgahina özel sosyoloji ve pedagoji danismanlarinin da toplumsal kaynamalarda
olup bitenlerden okuyarak ekleme ulamalarlar tavsiye telkin ve tembihlerde
bulundugu ) egilip büküleceklerini cok iyi billenlerin, ebediyyen kul
kurbanliga adanmislara cay simit
sefaletini cilesini yoksullugunu haktan revadan tesis tayin iskan ve terbiye ettigine gücenip
gocunmazlar bile…
MAKBER…Ziya
Pasa`nin yol ve menzil verdigi ve olacaklarin önceden sezgileyen ileri
asamasina ön gördügü derin diplerde savrulmanin kapidan esikten hic bir saglam
yerini birakmayan ülke toplum dil kültür iletisim güvenlik yagma yikimlarinin
dayanmis gelmis catmis ve herseyin artik sürükleyen yere devrilip bosalmaya
dogru izdiham halini aldigina bütün yogunluguyla yasanilip hissedilen, artik
cerrah lokman bilmez -dinlemezlik komasidir.
Osmanli`nin
ne dogu ne bati yeri meskeni belirsiz sürekli yenilgilerle ice dogru ezilip
büzülen kol damar toprak cekilmelerinde sosyal-siyasal her türlü hayatin elden
kayip gittigi, insan kaybi en basta ilimle
ihanetin, celiskisini tarif etmekte akil sir erdiremeyen kesintisiz cöküs ve yikilis
zirvesidir orasi.
Hani
derler ya, `bükemedigin bilegi öpmek..` ten olsa gerek, ilim getirsin diye
devletin yolladigi aydin bilgili egitimlilerinin ya kerhane -meyhane hovardaligina
kendini verip insanlik iflasiyla geri döndügü; veya gezdigi gördügüne hayran ve
hasta kalarak; ilahligina tapinararak afyonlanip ipnotize olduklari sekilleri, suretleri,
akimlari, tarzlari, türleri, dekorlari ve özentileri kedilerine acaip SIR KÜPLÜLÜGÜ
vakfederek sonsuz yikilisin ve dipsiz karanligin yanar-söner isildakligini
yüklenir getirirler , sefil gidip de fiyakali forslu dönenler.
Böyle
bir yikik bina, sefil insan, yilgin toplum ve degerler komasinda ören haneler muhtacliginin
cerci ve carsi cilingirlerinden biridir ABDÜL HAK HAMiT TARHAN. Devlet kademesinde
seckin Aile ortaminin sagladigi imkanlarla Dogu-Bati hatti ve hudutsuzlugunda
cok yer gezmis görmüs dolasmis, cagdaslari olanlari bilhassa gelenegi hic
bozmayarak Fransizlar`dan cok sey okumus cevirmis yazmis yayinlamis, kendisi
de devlet admliligini babadan kalan
miras`la her yetkiyi yasadigi hayatin sürükleyiciligine göre eksiksiz limitsiz
kullanmis; ilk evliligi ve karisi Fatma henüz on üc yasinda kiz cocugudur .
Sonralari
önüne gelene evlilik arkadaslik izdivac teklif taltiflariyla, Hindistan`da
kaybettigini Belcika`da bularak; Ingiltere`yi kendine ikinci vatan bilmis ve
konuslanmis. Hatta öyle ki, tiyatro yazarak Edebiyat girisi
yaptigi ve kurguladigi hikayelerinde üst düzey zümrelerinden baska hic kimsenin
olmadigi kapali ve ic mekan istanbullulugunun zamanla siir`e dönüstügü, toplumsuz
aidiyetsiz kendinden ibaret ve kendisiyle bildigi yanlislarin dogruluk sanrilarini
sinir ufuk tanimadigi, utta ihtiyatta öylesine ilerilere gider ki Tarhan;
anlasarak bosandigi Belcika`li kadina kadin baskasiyla evlilik yaptiktan sonra
ekrar müsteri olurken kadin`la kendisinin arasindaki yas farki otuz küsürlrin
cok üstündedir. Ve hayatindan ölerek eksilen her kadina tekrar tekrar MAKBER
yazip yaymak istemistir. Cünkü her ne kadar seckin özel üst düzeylilige soyutlayan hayat tarzinin dibinde
odaciklarinda korunakli bir hayatin kalemsörü ve devlet erkancisi olsa da, yasanan
yikim öylesine catirdayip homurdanmaktadir ki, her yeri mezarlik Makber zindanindan baska, yazacak maddesi ve
malzemesi yoktur Tarhan`in
Türk
Edebiyat Sanat ve Siyasetinde SEMBOLCÜLÜGÜN FRANSA`sini kendilerine tapinak
bilen IKINCI YENI gelisim dönüsüm sürecini, Ahmet Hasim, Hamdullah Suphi, Ali
Canip Yöntem, Mehmet Behcet, Yakup Kadri Karaosmanoglu , Izzet Melih ve pen
coklarinin , Edebiyati Cedide`sinden FECRI-ATi`cilerin asli sembolistligine ön
taksit e taksim gecisleri yapan Abdulhak Hamit Tarhan; delik desik yenilgiler ve yikimlar sürecindeki kurulu
nizamin mihenk taslarindan biriydi.
Ömrünün
sonunuysa Türkiye Cumhuriyeti meclis binasinin SENATÖRLER kabinesinde son
evliligini dünya turu yaptiktan sonra Türk bayanla bitirerek sonlandirildi.
Makber`i yorup incelemeden önce Fransiz sembolist etkilesimcilerinden ve
MERDIYEN.iyle ünlü ve BAUDELAIRE -Valleriy animsatmali Ahmet Hasim…
YOLLAR
`siirinden bir bölmdür..:
Bir
lamba hüznüyle
Kisildi
altin ufuklarda aksamin günesi
Söndö gölgelerde
aks-i girye-vesi
Gecenin
avdet- i sukunüyöle
Yollar
Ki gider
kimsesiz, tehi, ebedi
Yollar
Hep birer
hatti-pür-sukut oldu
Aksamin
sine-i gubarinda
Onlar
Hangi bir
belde-i hayale gider
Böyle sessiz
ve kimsesiz simdi
Meftur
Ve mühteriz
yine bir nefha- yi hayal esiyor
Bu nefha
dallari bi-tab ü bi-mecal uyutur
Sonra eyler
giyahi nalende
Sonra agus-
i ufk icinde ölür
Ey kalb
Seni öldürmesin
bu saye- i seb
Iste,
bir dest-i sahir ü mahfi
Sana nur-i
nucumu indirdi
…
Makber
degilse bile, Makber`e yakin püryasin perisanligin hali dilidir Yollar`da neyi
nereye baglayip götürecegini bilmeyen sembollere ve simgelere signarak, suskunlugunu
her yere dagitip sacan elem keder bogumlsrindaki Ahmet Hasim
ABDUL Hak Hamit Tarhan Makber` ine yakin bakip irdeleyen
yazinin diger ileriki sayfasinda devam dilek ve düsüncesiyle.
Seyfi Karaca…………Mayis / 23