KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
“NEDEN
YAPMADIĞINIZI SÖYLERSİNİZ?”
Hangi mesele olursa olsun, her hangi bir konuda konuşma
başladığı zaman, konuşanların ekserisi bilgiçlik taslamaktan, işin uzmanı gibi
konuşmaktan, kendisini herkesten üstün görmekten, bilirkişi havasına
bürünmekten kendisini alamaz. Sanırsınız ki; bu konuşan, gerçekten işi bilen
kişi. Aklınıza ve aklımıza şu soruların gelmemesi mümkün değil;
1.
Acaba kendi işleri düzgün mü? Eleştirdiği
konularda kendisine düşen görevleri tam olarak yerine getiriyor mu?
2.
“Bir
vatandaş, bu ülkede yaşayan bir birey, daha da önemlisi sorumluluğunu bilen bir
insan olarak elimi taşın altına sokuyor muyum?
3.
Konuşurken,
mangalda kül bırakmamak değil de, gerçekten iş bitirici bir tavrım var mı?
4.
Hz. Mevlana; “Ya olduğun gibi görün, ya da
göründüğün gibi ol” der. Neden maske takarız? Yalın olmak, sade görünmek ve
adamlık makamını muhafaza etmek o kadar zor mu?
5.
Elimize
ne geçecek yalan söylemekle? Başkalarını karalamak bize ne kazandıracak günah
dışında?
6.
Ne
zaman; “el ne der?” putunu kıracağız? Ne vakit “el aleme karşı ayıp olur”
hamakatından kurtulacağız? “Allah ne der?” anlayışını kendimize ilke
edinmeyecek miyiz?
7.
Sorumluluk
makamındaki insanlar neden halka zulmetme yolunu tercih ediyor? Hak yemeyi
kendimizde vazgeçilmez bir unsur mu görüyoruz?
8.
Halkı-ki
halk; sensin, benim, odur, biziz, sizsiniz… yani hepimiziz- hiçe sayma
aymazlığını ne zaman bırakacağız?
9.
“vefa” dediğimiz kavramın, bir semt ismi, dört
harf iki heceden ibaret bir söz olmadığını ne vakit idrak edeceğiz?
10. “Samimiyet” adını verdiğimiz ve
herkese lazım olan, yaşarken bir görevdeyken, yetkili mevkideyken; “Ne iyi
insan, adaleti elden bırakmıyor, Allah razı olsun” sözüne muhatap olmak istemez
misiniz?
11. Gök kubbede hoş bir seda
bırakmaya niyetiniz yok mu?
12. Niçin verdiğiniz sözde
durmuyorsunuz? Sözleşmeler kâğıtta mı kalmalı? Unutmayalım ki yalanla iman bir
arada bulunmaz.
13. Şunu asla aklımızdan
çıkarmayalım; aldatan, aldanır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Etme bulma
dünyası, men dakka dukka, Kişi yaptıklarını yaşamadan ölmez…
Soruları
uzatmak mümkün. Önemli olan soruları uzatmak değil, hali hazır sorulara doğru
dürüst cevap vermek, soruların içini doldurmak asıl olan. Bunun aksini yaparsak
şu sözle karşı karşıya kalırız ki çok çetin ve ağır bir sözdür;
“Ne kendi etti rahat, ne verdi
dünyaya huzur,
Yıkılıp gitti dünyadan dayansın
ehli kubur”
Her
zaman söylerim ve her konuşmamda dile getiririm. Zira güncelliğini koruyor.
Tahirü’l- Mevlevi, mezar taşına şu sözleri yazdırmış;
“Eli boş gidilmez gidilen yere,
Rabbim boş gelmedim suç
getirdim,
Dünyalar çekemezken bu ağır
yükü,
İki büklüm sırtımda pek güç
getirdim”.
Bu
kardeşiniz de şöyle der bir şiirinde;
Makama mansıba aldanma sakın,
Ensende soluyor vakit çok yakın,
Ahlaklıca yaşa şerlerden sakın,
Tüm evlere dalar ölüm dediğin!
(03 AĞUSTOS 2023)