Nasıl
ve niye diye, sorma sakın olur mu?
Yollarda
bıraktığın, izlerini sevdim ben.
Aşka
meftun yüreğim, ruh eşini bulur mu?
İncitmeden
ettiğin, nazlarını sevdim ben.
Söylesene
sevdiğim, aşk yok iken neylerdin,
Bilmem
ki yalnızlıkla, nasıl gönül eylerdin,
İçli
içli ağlayıp, acı acı söylerdin,
Yüreğime
saplanan, sazlarını sevdim ben.
Tutkunluğum
sarhoştu, ruhuna aşkı sardı,
Bağlamam
bile gider, kendisini asardı,
Sesini
dinliyorken, sözcüklerim susardı,
Kulağıma
şakıyan, sözlerini sevdim ben.
Kederin
sancısıyla, bağrımı dağlattığın,
Gecelerce
durmadan, acıyla ağlattığın,
Gün
geldi kanadıkça, sel olup çağlattığın,
Yaralara
sardığım, bezlerini sevdim ben.
Ömrümce
çile çeksem, asla getirmem dile,
Sevdana
kefen giydim, sonunu bile bile,
Nicedir
gizlediğim, sır içinde sır ile
Kimsenin
bilmediği, tezlerini sevdim ben.
Yiterek
kaybolsam da, hep yanımda kalarak,
Ruhumun
ortasına, şimşek gibi dalarak,
Baktığında
kül edip, beni benden alarak,
Kalbimi
delip geçen, gözlerini sevdim ben.
Ne
olur biraz yansıt, şu eşsiz nurlarını,
Koş
koşuştur ruhumda, eksiltme turlarını,
Rayihan
yakıp geçti, aklımın surlarını,
Her
gün oyun kurduğun, kozlarını sevdim ben.
Üzülmez
mi bir âşık, sormazsan muradını,
Âdem
ki yemin etti, hep anacak adını,
Yüreğim
kuş misali, çırpıyor kanadını,
Her
halinde sevimli, hazlarını sevdim ben.
Âdem
Efiloğlu