Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 21.09.2023
Okunma Sayısı : 321
Yorum Sayısı : 1
Onları Konuşmayalım, Sanatını Konuşalım Haydi Konuşalım


Onları Konuşmayalım, Sanatını Konuşalım Haydi Konuşalım

 


-Efendim sanattan pek konuşan yok mirim, herkes kendi fikrini söylerken sanatı içine katmadan konuşuyor, buda çok bayat ve tatsız oluyor. Mesela Orhan Babanın bir teselli ver eseri bence gerçek bir sanattır.

Bir teselli ver bir teselli ver
Yarattığın mecnuna bir teselli ver

 

-Ya Rabbim beni aşkla yarattın, aşkla gezen bir güzeli karşıma çıkarttın, o beni görmüyor ne olur beni görmesi için bana yardım et. Sanatta ki sancıyı dışa vurumu, ıkınmanın sıkılmayla alakası olduğunu elbette ki Orhan Babanın, bizleri anlattığı eserinde sanatsal bakış açısıyla görebiliyoruz. Hayatta herkes âşık olur ve bu aşkına bir cevap alamaz ve Rabbine koşar, burada koşmanın rüzgâra etkisini, o anlatıyışının bakış açısıyla bakarken aşkla yanan insanın sanatla müzikle anlatılmasının sancılarını, tuale atılan her bir fırça darbesi gibi darbeli vuruşun acılarını, hissede biliyoruz. Sanat budur hissetmek ve yansıtmak, hissettiğini resim ederek sözle sazla duygu ve hislerle anlatmaktır.

-Haklısın Mirim, sanat hayatımızın içinde olmayınca olmuyor, yaşadığımız anları fırçalarla fırça vurarak, renklendirmeden olmuyor. Örerek hissetmenin bağımsızlığıyla tüm kalıpları yıkarak ortaya bir eser çıkarmak, sanatın özünde vardır. Sanatçının çabasını emeğini ancak resim ettiği veya söylediği sözlerle, sazıyla has ifadeleriyle ifade ederken gönüllere etki eden akımıyla sanattır.

-Çok doğru söyledin Mirim hayatı sanatla yoğurmadan, ortaya güzel bir eser çıkmıyor Mesela Mona Liza’yı çizen Ressam Leonard da vinç, asırlar sonra anlaşılmış öldükten sonra değeri anlaşılmıştır, sanatın bu açısı da var ki buna bunu etiketleyen yapıştıran yine biziz. Bizler sanatla ilişki kurmasını bilmediğimiz gibi, algılarımızda ki frekanslara sanata uymayınca, ortaya cızırtılı sesler çıkarak bu uyumu bozmaktadır mirim.

-Bizlerin ruhsal durumunu irdeleyerek, resim, müzik, seramik, topraktan değişik figürle sanatsal çalışmalarda bulunan insanlar, bizlerin elbette ruhsal durumunu gözetleyerek bakarak süzerek, yapmaktadır. Bizde sürrealist akım olan gerçek akılda üstünlüğü yani her türlü yıkımla, sanat yapanı göremezsin, bizdeki sanat onarmaya bir merhem sürmeye derdi olanın yanında olmaya, yöneliktir mirim.

-Yani mantığın dışlamayla, sanatın olmayacağını söylüyorsunuz değil mi mirim?

-Aynen öyle mirim. Üstat Cemal Safi, nurlar içinde yatsın ne güzel ifade etmiş bu işin zorluğunu sancılarını ve ıkınmalarını, ıkınarak ne kadar zor olduğunu mısralarıyla sanata dönüştürerek anlatmış:

“Ona her gün güzel, her hava hoştu,
Sevgisiz hayatın manası boştu,
Gördüğü kısrağın peşinden koştu,
Uslanmak bilmeyen bir deli taydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...”

Cemal Safi

-Ona göre hava hoştu, yani sevdiğine göre, kimseyi görmez kendisiyle takılan havasıyla gezerdi, oysa sevgisiz hayat sanatsız aşk boştu, her gördüğü kısrağın atın, arzu ve hevesinin peşinden koşarken aşkı ve beni hiç görmedi, Paris’te moda haftası falan filan, ah uslanmayan deli bir taydı ben yaklaştıkça kaçardı, beni üzgün halimle baş başa bırakır dans moda, tatil peşinde koşan biriydi, oysa onu delilerce seven birisi vardı, bunu hiç görmezdi. Ah bunları görerek hissederek sancılarımızın sancısını yazan bu şairliğim o kadar zor ki, olmaz olaydı. Burada ki sancının deformasyona uğramış parçalanarak uzay boşluğuna düşmüş şairin sancılarını hissedebiliyorum. Zaten şairlik olmazsa nasıl bunları öğrenerek anlayabiliriz ki? İçimizdeki bizden olan şairin, ressamın fırça vuruşlarıyla damga vuran sözlerin ve fırçanın darbeleri olmazsa, kendimize gelemeyiz.

-Mirim benim ilaç saatim geldi, eve gitmeliyim sonra devam edelim.

-Bende fena sıkıştım, prostat sancılarım sarsıntılarım var hemen eve koşmalıyım.

Mehmet Aluç

Sami kardeşimin eserini okuduktan sonra yazdım, nazire falan değildir fikir görüş düşünce akımına kapılmadır, vesselam.
Görsel alıntıdır.
( Onları Konuşmayalım, Sanatını Konuşalım Haydi Konuşalım başlıklı yazı kul mehmet tarafından 21.09.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu