Tükenir birer birer, umut dediğin
vaha,
Karanlığa yatalım, uyanmadan sabaha,
Yaşamanın gayesi,
sonuç bulmadan daha,
Sormadan
niçin neden, susalım mı Dilruba.
Kederlerin tek sıra, dizildiği bir anda,
Gülmelerin suç
diye, çizildiği bir anda,
Bahtımın kara
diye, yazıldığı bir anda,
Duyguları yok
sayıp, asalım mı Dilruba.
Sonrasız bir
gecede, demleyerek efkârı,
Her şeyi
savurarak, yok edip yoğu varı,
Söyle
şimdi sonunda, kime bunun zararı,
İçimize kan zehir,
basalım mı Dilruba.
Savurdu kader bizi, cümleler ölü doğdu,
Esir
kaldık zamana, her zulüm bizi boğdu,
Sanırsın
kutuplardan, saçlarıma kar yağdı,
Üstünde rüzgâr olup,
eselim mi Dilruba.
Karanlıklar
boyardı, gözlerimin rengini,
Gözlerin bulur muydu gün gelirde dengini,
Vuslatın
gölgesinde, yaptığım aşk cengini,
Merhamet
göstermeden, keselim mi Dilruba.
Acısan
da aldırmam, yüreğim taşa döndü,
Baharlar
güme gitti, her mevsim kışa döndü,
Firar
etti duygular, dağlarda kuşa döndü,
Aklımı sıfırladım,
hayat en başa döndü,
Âdemin feryadını,
kısalım mı Dilruba.
Âdem
Efiloğlu
Dilruba:
Gönül kapan, gönül alan.