60 senelik mahallem yavaş yavaş değişti.
Önce mahallemin kamil insanları birer birer
baki aleme gittiler.
Başta babam olmak üzere,Arabacı Hayrullah Emmi ve oğlu Turgut Abi,Mübaşir Mehmet Abi,Acısulu Kemal Emmi,Tekkeli Elvan Emmi, Şöför Cencinli Ahmet Emmi, Lokantacı Kümbetli Osman Emmi ve ağabeyi Şöför Nurettin Emmi ,Hamal Bekir emmi,Nüfus katibi Alaaddin Emmi,Temurun Kemal,Kasap Beyhan ve babası Ahmet Emmi,Pirketci Hakkı Abi,Bakkal Yaver Emmi, Rahmi
Çavuş ve oğulları Yılmaz Abi ve Canip Abi,Karamanlı Mahmut Emmi,Bekçibaşı İsmail Emmi,Bakkal İlhami Emmi,Eski Reisin oğlu Salahattin Abi,Temizlikçi İsmail Emmi,Lokantacı Hasan Emmi,en yakın zamanda da Arzuhalcı Sıtkı Amca
Daha kimler, kimler?? İsimlerini bile unuttum.
Sonra o güzelim bahçeler, meyva ağaçları, top oynadığımız meşhur KOÇUM stadı, kovalamaca, saklambaç oynadığımız SIKLIĞIMIZ.İçinde yüzdüğümüz gölümüz...
En son da her biri birer tarih olan o güzelim bahçe içindeki müstakil birer ikişer katlı evler, konaklar gitti.. Şimdi yerlerini birer ucube yığını olan tıpkı günümüzün insanları gibi hissiz, duygusuz, vefasız birer beton yığını olan apartmanlar aldı. Ne komşuluk kaldı. Ne arkadaşlık kaldı. Ne vefa kaldı. Kimse kimseye selam vermiyor. Kimse kimseyi tanımıyor.
Geçen yaz ilçemize geldiğimde içinde altı senemin geçtiği okulumun yıkılıp bir enkâz haline geldiğini gördüm.Cenaze başında ağlayan bir cenaze yakını gibi yere diz çöktüm, gözyaşlarımın yere damlamasına mani olamadım.
O bir beton yapı değildi. Benim ve diğer arkadaşlarımın yüzlerce hatırasını içinde saklayan bir hazineydi.Aslında yıkılan bir bina değil yüzlerce, binlerce hatıra idi.
Beton yığınlarınız, katlarınız, daireleriniz sizin olsun Verin bana mutlulukdan uçtuğum, şen şakrak yaşadığım çocukluğumu.