KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
"Kur'an, Yaratan ile yaratılan arasında,
iletişim mesajları içeren bir kitaptır”.
Bizim
karşımızdakine ne söylediğimiz kadar, nasıl söylediğimiz de büyük önem taşıyor.
Hani meşhur bir söz vardır, "Sen ne söylersen söyle, anlatabildiklerin
ancak karşındakinin anladığı kadardır” şeklinde.
Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) onunla aynı çağda yaşayan insanlar arasından seçilip
İslâm'ı tebliğ ile görevlendirilmesi elbette tesadüf olamaz. Hz. Peygamber,
İslâm'ın mesajını hedefe en iyi ulaştıracak özelliklere sahipti
peygamberliğinden önce de. Bu özelliklerin en başında da "el-Emin”
sıfatını taşıması geliyordu ki, Mekkeli müşrikler O'nun peygamberliğinden sonra
dahi emanetlerini ona güvenerek bırakabiliyorlardı.
"İslam'a göre iletişim, boş ve anlamsız bir
mesaj aktarımından ibaret değildir”
"Kur'an, yeryüzünde fesadı ve bozgunculuğu
kaldırmanın, sağlıklı bir iletişim düzeni ile mümkün olabileceğini vurgular”
Hz.
Muhammed (sas)'in 23 yıllık risalet görevi tebliğ ve iletişim faaliyetinden
başka bir şey değildir. Sosyal iletişim gereği, Hz. Peygamberin, Mekke'de
kurulan panayırlarda ve hac mevsiminde insanlarla yaptığı görüşmeler, ilahî
mesajların toplumdan topluma ulaşmasını sağlamıştır. İslam'ın ortaya çıkması
Arap yazısının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. İlk inen ayetlerden itibaren
Kur'an'da nûn (mürekkep hokkası), kalem, kırtâs (papirüs), rakk (yazı için
kullanılan deri), midad (mürekkep), imla ve yazı satırları gibi o devirde henüz
yaygın hale gelmemiş eğitim, öğretim ve iletişimle ilgili araç gereçler ve
terimleri üzerinde durulmuş olması bu görüşü destekler mahiyettedir.
Hz.
Peygamberin veda hutbesi, kitle iletişimi açısından önem taşımaktadır. Bu
tarihi konuşmayı yüz bini aşkın kişinin kolayca dinleyebilmesi için tedbirler
alınmış; Rasûlullah'ın her söylediğini, Rebîa b. Ümeyye b. Halef yüksek sesle
tekrar ederek geniş kitlelere ulaştırmıştır. Bu şekilde binlerce insanın Veda
Hutbesini dinlemesi sağlanmıştır.
Veda
hutbesinin, bütün insanları ilgilendiren genel bir beyanname niteliğine sahip
olması, sözlü-kitlesel iletişimin İslam'daki en etkili örneğini oluşturması
bakımından önemli bir hadisedir”
Evrensel
iletişim dini olan İslam'ın en temel hedefi, insanı dünya ve ahiret saadetine
ulaştırma gayretidir. Bunun için iletişim, boş ve anlamsız bir mesaj aktarımı
değil, insanlar arası ilişkiyi düzenleyerek insanı ve toplumları belli amaçlara
yöneten faaliyettir”
Kur'an'daki iletişim
metotlarını ise Öğüt verme, Kıssa Metodu, Tartışma Metodu, Soru-Cevap metodu
başlıkları altında incelenmektedir.
Arapça konuşan bir toplum
olmuştur. Yüce Allah hitap ettiği, kendilerine mesajını ulaştırdığı ve
Peygamber gönderdiği bütün toplumlara aynı yöntemi uygulamış ve her topluma o
toplumun dili ile hitap etmiştir.
Kur'an-ı Kerîm, Hz. Peygamber'e
sözlü olarak vahiy edilmiştir. Kur'an, sözlü iletişim dilinin, güzel, yumuşak,
kolay bir üslup temeline dayandırılmasını istemiştir. Kaba, çirkin ve sert
sözlerle kurulan iletişimde başarı sağlanamayacağı gibi, ulaştırılması
istenilen mesajın etkili olması da söz konusu değildir. Bu yüzden muhatap kim
ve anlatılmak istenilen ne olursa olsun sözlü iletişim dili, gönülleri
kazanabilecek nitelik ve güzellikte olmalıdır. Kur'an, insanlarla çeşitli
iletişim araçlarıyla irtibat kurmuş ve mesajını iletmiştir.
Kur'an
Haktan gelen mektubu, pasajı oku,
Medenî hayat gelsin, yok olsun hüsran,
Resul kıssalarından, mesajı oku,
Ölü kalpler can bulsun, dirilsin insan!
Ayetler nakış nakış, oya misali,
Gönüllere işlenmiş, her bir timsali,
Hicranları bitirir, Rabbe visali,
Kur'an kılavuz olsun, durulsun zaman!
İnsanı inşa eder, İslamî yolda,
Kötüyü alır gider, ihsanî elde,
Sevgiye sevgi katar, irfanî kulda,
Kur'an şifa sofrası, kurulsun her an!
Dünyaya muhabbeti, getirecek o,
Savaşları nefreti, bitirecek o,
Dostlukların tahtına, oturacak o,
Kur'an barış kapısı, girilsin her an!
Sadra şifa veriyor, okundukça hep,
Hüzün sona eriyor, dokundukça hep,
Sıcaklığı sarıyor, bakındıkça hep,
Kur'an kucak açıyor, sarılsın her can!