Sadece ben değilim, herkes t/adına
hasret,
Misk-i amber kokulu, güller sanadır
sevda.
Emir verdim ruhuma, gelecek biraz
sabret,
Şu acıyla andığım, diller sanadır
sevda.
Özlemsin yüreklerde, pervanesin
dönersin,
Gözlerimiz yansa da avuçlarda
sönersin,
İçimizde vuslatın, söyle nasıl
dinersin,
Aşk yolunda ezdiğim, yollar sanadır
sevda…
Yusufcuk gözlerime, karanlıktır her
kuyu,
Sonradan düşen damla, bulandırırmış
suyu,
Yeter mi dersin söyle, akan ırmağın
boyu,
Nehir nehir aktığım, Niller sanadır
sevda.
Dağıt diyorum işte, önce aklımı
dağıt,
Uğramasın dilime, ne ayrılık, ne
ağıt,
Eğer ki aşk yok ise, ne yazar kalem
kâğıt.
Morarır tırnaklarım, eller sanadır
sevda.
Sözcükleri seçerken, imtina ediyorum,
Boş ettiğim laflara, bak diyet
ödüyorum,
Şaşırmışım bilmem ki nereye
gidiyorum,
Kirpiğimde biriken, göller sanadır
sevda.
Sevdan ki derya deniz, sanmış ve
aldanmışım,
Şükür ki tövbe ile tez elden
budanmışım.
Usul usul kor olmuş, için için
yanmışım
Gerilerde savrulan, küller sanadır
sevda.
Döneriz etrafında, dört kelebek
misali,
Yanmayı bilemedik, hiç yoktu ki
emsali,
Vermeseydi yaratan, ne bilirdim
visali,
Âdemin anlattığı, haller sanadır
sevda…
Âdem Efiloğlu