Bugün yirmi dokuz şubat
Dört senede bir çalıyor kapımızı
Zaten senin de yarına yenibaharlar ısmarladığın
birkaç gün ertesi
Birkaç gün oldu hüznümün tavan yaptığı
Mesela annem gideli kırk iki yıl olmuş Sami
Kırk iki yıl eksik kalmışım sevgisinden
Hayat bu yüzden bende çok eksik…
Eline mikrofon tutuşturulan sahnelerde
Şefkatli gözlerine baktığım çok olmuştur
Ömrümce aradığım baba sıcaklığındaydı
irislerin
Gülüşün hayallerime koşan sırlarımı kucaklardı
Üç liralık çayları içerken
Sohbetimizi de demlerdik
Uzun senelere varsın diye Sami…
Hatırlıyorum da şiirlerimiz hovarda
Yüreğimiz adamdı
Vahamet parmaklarımızda titrerdi bu yüzden
Sultan Ahmet meydanında ayak izlerimiz
koşardı peşimizden
Heybetli atlar nalın tutardı sokaklarda
Sokaklar Sami sokaklar kadar kalabalıktı
içimiz
Sadece sevmekten geçerdi tek gerçeğimiz…
Bir selamın ceketini astık evimize
Mücella bir dostluğun resmini çektik
İçimizde şiir güvercinleri saf tuttu
Yoluna yoldaş
Yoluma yoldaş olduk Sami
Yol yürümek bedel isterdi
Beraber ödedik…
Her telefon sesini özlerken
Gurbetin kapılarına koştun
Kadıköy rıhtımında çay simit demlemeleri
unuttuk
Artık otomatiğe takıldı faturalar
Özlediğim insanlar sarsaydı etrafımı diye
hayıflanırken
Benimle ağlardı martılar…
Yirmi beş Şubatı selamlıyorum
Derin bir yüreğin Nirvana’sında
Bir avuç dolusu saygı
Bir yürek dolusu sevgiyi armağan ederken
İyi ki doğdun Sami
İyi ki doğdun…
Âdem Efiloğlu
Not: Sami Hocamı şiirde şiirin akışı
bozulmasın diye Sami olarak andım. Kıymeti bende çokça büyük hocamın geniş
yüreğine sığınarak. Sağlık ve esenlik dolu bir ömür dilerim.