Alev teni yakarken susar saba yelleri
Gönül bahçelerinin solar iri gülleri
Kesilir o esnada yürekçiğin telleri
Toprak günahkâr teni nasıl da yer ya Rabbi!...
Settarsın sen, setr eyle, rüsva etme âleme
Mecalsiz bedenimi sürükleme eleme
Hâlimi arzetmeye yetmez hiçbir kelime
Hakikat atlasını önüme ser ya Rabbi!...
Zamanın ötesine uzanır gider mezar
Yaralı vicdanlara eyler Resul’üm nazar!...
Kitabenin üstünde ‘meçhul bir ölü’ yazar
Nübüvvet çerağından muhabbet der ya Rabbi!...
İslâmiyet’te huzur, yalnız Hakk’ta emniyet
Kader kısmette yoksa işe yaramaz niyet
Ruhum kapında köle, bedenim cana diyet
Damarımda akan kan, gözümde fer ya Rabbi!...
Hayat herkese şifa, bize zehir olsa da
Kırağı çalmış gibi güllerimiz solsa da
Karanîler misali gözümüz yaş dolsa da
Bu dünya yaşanmaya elbet değer ya Rabbi!...
Şirazeden çıkmadan bir çıra yak kuluna
Ruhlar cadı kazanı, canlar kurban yoluna
Ten toprağı öpünce, kula şefkat oluna
Servilerin altında gölgelik ver ya Rabbi!...
M.
NİHAT MALKOÇ